"And I have found both freedom and safety in my madness, the freedom of loneliness and the safety from being understood, for those who understand us enslave something in us. But let me not be too proud of my safety. Even a Thief in a jail is safe from another thief. "

Khalil Gibran (How I Became a Madman)

Lübnan Marunîleri / Yasin Atlıoğlu

NEWS AND ARTICLES / HABERLER VE MAKALELER

Tuesday, November 30, 2010

Turkish FM: We don't hate Israel- Ynetnews

Türkiye’de “Aydın Olmak”- Yasin Atlıoğlu

Her gün Türkiye’deki televizyon kanallarında, gündemde yer işgal eden konular üzerinden yapılan birçok tartışma ve haber programına şahit oluyoruz. Son yıllarda tartışmaların en popüler konularını genellikle kimliklere (Kürtler, Aleviler, Ermeniler, başörtüsü gibi) dayalı siyasi ve toplumsal meseleler teşkil ediyor. Bu programlara katılanlar, gazeteci, akademisyen, yazar, politikacı gibi farklı meslek gruplarından olsalar da, hemen hepsinin kendini Türkiye’nin siyasi, toplumsal ve ekonomik meselelerinde söz söyleme hakkı olan aydınları olarak gördükleri –veya en azından bu iddiayı taşıdıkları - aşikâr. Bu bağlamda televizyondaki tartışma programları, ülkenin farklı görüşlere sahip aydınlarının kamuoyu önünde bir araya geldiği ve ülkenin demokratik çok sesliliğinin, ifade özgürlüğünün, çoğulcu demokratik sisteminin ulaştığı gelişmişliğin bir göstergesi olarak da sunuluyor. Bunun bir noktaya kadar doğru olduğunu varsaysak bile tartışma programlarına katılanların büyük bir kısmının sergilediği tek yanlı, taraflı, kışkırtıcı, uzlaşmaz tavırların, yaptıkları tutarsız ve çarpık analizlerin ve belki de en önemlisi bilgi ve ahlak konusundaki yetersizliklerinin toplumun genelinde rahatsızlık uyandırdığı bir gerçek. Yakın zamanda başörtüsü ile ilgili yapılan tartışmaların seviyesizliğinin ve ahlak sınırlarını zorlayan yanının ülkenin reisi cumhurunu bile çileden çıkardığını gördük. Aslında bu seviyesiz tartışmalar ve aydın olma iddiası bir araya gelince Türkiye’deki aydın kavramının yeniden ele alınması bir zorunluluk haline geliyor.

NOT: Makalenin tamamını okumak için başlıktaki linki tıklatınız.

Monday, October 18, 2010

Türkiye’nin Kürt Açılımı ve Suriye- Yasin Atlıoğlu


Ekim ayın başından beri Türk kamuoyunu meşgul eden iki konu var: İlki, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın – bir diplomatik ziyaretler silsilesinin parçası olarak- Suriye’ye yaptığı bir günlük resmi ziyaretin ardından gündeme gelen PKK terör örgütünün uluslararası baskıyla tasfiyesi tartışmaları, ikincisi ise türban meselesi. Türkiye’de gündem türban meselesine dolanmadan önce, birkaç gün, medya organlarımızda PKK terör örgütünün tasfiyesi sürecinde Suriye’nin rolü ve yardımı konusunda farklı fikirler dile getirildi. Hükümete yakın medya, yapılan diplomatik ziyaretleri PKK terör örgütünün tasfiyesi ve Kürt meselesinin çözüm sürecinde önemli bir aşama olarak yorumladı. Merkez medya ise konuya biraz da ihtiyatlı bir şekilde yaklaşmakla birlikte Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ı Türkiye’deki Kürt açılımının bir parçası gibi görme eğilimini sürdürdü. Tüm bunlarla birlikte Türkiye’nin PKK terör örgütüne karşı mücadelesinde Suriye’nin rolünü değerlendirirken iki ülke arasındaki ilişkilerinin güvenlik boyutuna bakmak yararlı olacaktır.

NOT: Makalenin tamamını okumak için başlıktaki linki tıklatınız.