"And I have found both freedom and safety in my madness, the freedom of loneliness and the safety from being understood, for those who understand us enslave something in us. But let me not be too proud of my safety. Even a Thief in a jail is safe from another thief. "

Khalil Gibran (How I Became a Madman)

Lübnan Marunîleri / Yasin Atlıoğlu

NEWS AND ARTICLES / HABERLER VE MAKALELER

Saturday, April 06, 2024

Sünni grubun Hizbullah'a yakınlaşması, ABD ve müttefiklerini kaygılandırıyor - YDH

 YDH- İslami Grup'un hem Sünni hem de Şii direnişini benimsemeye karar vermesinden rahatsızlık duyan Arap ve Batılı ülkeler dayanışmayı baltalamayı amaçlarken bu gelişme, bölünme ve mezhepçilik geçmişine sahip Lübnan'da olumlu kabul ediliyor. Bilal Nur ed-Din'in The Cradle'da ''Brothers in arms: the renewal of Shia-Sunni resistance against Israel'' başlığıyla yayınlanan yazısını Keda Bakış YDH için çevirdi. 

***

Müslüman Kardeşler ile bağlantılı bir Lübnan partisi olan Cemaat-i İslamiyye (JI veya 'İslami Grup') hem siyasi hem de askeri alanda önemli bir canlanma yaşadı. Bu canlanma, 1982 yılında kurulan silahlı grubu Fecr Güçleri'nin Lübnan'ın İsrail ile olan güney sınırı yakınlarındaki son çatışmalara katılmasıyla vurgulandı. Bu çatışmalar, 10 Mart'ta Lübnan'ın güneyindeki el-Habariye köyünde İsrail güçleri tarafından öldürülen 3 grup üyesinin ölümüyle sonuçlandı.

Lübnan'da 1964 yılında kurulan Cemaat-i İslami, Lübnanlı Sünni nüfus arasında önemli bir güce sahiptir. Beyrut, Bekaa, Sayda, Trablus ve el-Arkub gibi çeşitli bölgelerde geniş kapsamlı bir destek tabanına sahip. el-Cezire Araştırmalar Merkezi'nden Şefik Şukayr'a göre grup, Lübnan'da önemli bir nüfuza sahip ve Saad Hariri'nin Gelecek Hareketi'nden sonra en etkili ikinci grup olarak görülüyor. Buna rağmen parlamentoda yeterli temsile sahip değil; mevcut yasama organında sadece bir üyesi (İmad el-Hut) var.

Hizbullah ile işbirliği

Cemaat-i İslami'nin direniş faaliyetlerinin yeniden canlanması, Lübnan Sünni toplumunun pek çok üyesinde, özellikle de ABD'nin müttefiki olan Arap devletleriyle aynı safta yer alan ve Müslüman Kardeşler'e şüpheyle yaklaşanlarda endişe yarattı.

Bu tedirginlik Sünni toplum içindeki seküler kesimler tarafından da paylaşılmaktadır. Bu nedenle Cemaat-i İslami Genel Sekreteri Şeyh Muhammed Takkuş'un güney sınırı boyunca İsrail'e karşı Hizbullah ile askeri işbirliğinin önemini vurgulaması Sünni Lübnan'ın dikkatini çekti.

Gruplarının askeri operasyonlarıyla ilgili olarak "Cemaat-i İslami'nin İsrail güçlerine yönelik saldırılarının bir kısmı Hizbullah'la koordinasyon halinde olan Hamas'la koordinasyon halindeydi" diyen Takkuş, Cemaat-i İslami'nin Hizbullah'la doğrudan işbirliğinin "artmakta olduğunu ve bunun sahaya yansıdığını" da sözlerine ekledi.

Hizbullah, çok sayıda Fars Körfezi Arap ülkesi tarafından  ''terörist örgüt'' olarak etiketlendi. Bu devletler tarihsel olarak Lübnan'a, özellikle de Sünni siyasi partilere mali destek sağlamada önemli bir rol oynamıştır.

Şubat 2024'te Müstakbel Hareketi lideri Saad Hariri, Lübnan'ın Sünni nüfusu arasında aşırıcılığın arttığını algılaması halinde müdahale etmeye hazır olduğunu ifade etti. Bu açıklama yaygın olarak Fars Körfezi ülkelerinin Hariri'nin Lübnan siyasetine olası dönüşünü desteklediklerini gösteren bir sinyal olarak yorumlandı.

2022'de siyaset sahnesinden çekilen Hariri'nin yeniden ortaya çıkması, Cemaat-i İslami gibi diğer Sünni hareketlerin Lübnan'daki Sünni halk arasında artan etkisine bağlı olacaktır.

https://ydh.com.tr/d/19157/sunni-grubun-hizbullah-a-yakinlasmasi-abd-ve-muttefiklerini-kaygilandiriyor