Lübnan, ülkenin son yıllarıyla kıyaslandığında siyasi krizlerin ve şiddet olaylarının kısmen azaldığı sakin bir yılı geride bıraktı. Lübnan’ın istikrarını ve güvenliğini tehdit eden iki mesele -Hariri suikastı soruşturması ve İsrail’in saldırı ihtimali- yine gündemde önemli bir yer işgal etse de, yükselen siyasi tansiyon çatışmaya dönüşmedi. Bunun iki önemli nedeni var: İlki, Haziran 2009’da yapılan Lübnan parlamento seçimlerinden beri ülkedeki siyasi bloklaşmaların (14 Martçılar-8 Martçılar veya Suriye karşıtları-Suriye yanlıları) bir yeniden yapılanma sürecine girmesi. Bu yeniden yapılanma süreci geride bıraktığımız yıl boyunca da devam etti. Ülkedeki siyasi güç dengelerin oldukça dinamik ve değişken bir hal alması, bir taraftan farklı siyasi liderin ve grupların rutinleşen meseleler üzerinden birbirlerine sert eleştiriler yöneltmelerine ve siyasi tansiyonun yüksek kalmasına yol açarken, diğer yandan yakın geçmişte düşman olarak bilinen kişi veya grupların birbirleriyle diyolog kurma girişimlerini ortaya çıkardı. Lübnan’daki yüksek siyasi tansiyonun çatışmaya dönüşmemesinin ikinci neden ise, bölgesel düzeyde gerçekleşen diplomatik temaslar ve İran, Suriye, Suudi Arabistan ve Türkiye gibi bölgesel aktörlerin Lübnan’ın iç meselelerine ve İsrail’le ilişkilerine daha fazla müdahil olması. Bu bağlamda Orta Doğu’da yıl boyunca Lübnan’a odaklanan yoğun bir diplomatik hareketlilik yaşandı.
NOT: Makalenin tamamını okumak için başlıktaki linki tıklatınız.