31 Mayıs 2010 sabah karşı Türkiye-İsrail ilişkilerini uzun vadede olumsuz etkileyecek bir kriz ortaya çıktı. Gazze’ye insani yardım ulaştırmayı hedefleyen barış konvoyu gemilerinden Mavi Marmara’ya İsrail Silahlı Kuvvetleri tarafından kanlı bir askeri operasyon gerçekleştirildi. İsrail Silahlı Kuvvetleri ilk defa bir NATO üyesi ülkenin vatandaşlarına saldırdı ve öldürdü. İsrail deniz komandolarının Mavi Marmara gemisinde gerçekleştirdiği askeri operasyonun sivillere yönelik olması ve uluslararası sularda gerçekleştirilmesi, İsrail Devleti’nin uluslararası hukuk ve insanlar hakları açısından meşruiyetini yitirmeye ve uluslararası kamuoyunun baskısını hissetmeye başlamasına neden oldu.
İsrailli yetkililer daha önce Lübnan ve Gazze’de sivillere yönelik yaptıkları saldırılar da olduğu gibi benmerkezci ve korumacı bir tavırla kendi güvenliklerini neden göstererek bu askeri operasyonu gerçekleştirdiklerini vurguladı. Türk hükümeti, Gazze’ye yardım götüren gemi konvoyunun 33 ülkeden insanların katıldığı bir sivil toplum faaliyeti olduğunu söylerken İsrailli yetkililer bu konvoyun provokasyon eylemi olduğu iddiasındaydı. İsrail basını da saldırının ardından genel olarak İsrail hükümetinin iddialarını destekleyen haber ve yorumlar yayınlamayı tercih etti. Bu bağlamda kriz sonrası süreçte üç büyük İsrail gazetesi olan Haaretz, Jerusalem Post ve Yedioth Ahronot gazetelerinde çıkan haber ve yorumlara göre İsrail iç kamuoyundaki tartışmaları değerlendirmeye çalışalım.
NOT: Makalenin tamamını okumak için başlıktaki linki tıklatınız