Suriye’de petrol istasyonlarının önünde uzayan kuyruklar ve dışa vuran öfke ‘buruk devrim’ hayallerini yeniden karıncalandırdı. Fakat bu seferki kurgu devirmekten çok evirmekle ilgili.
Suriye sahnesinde bir süredir “Cephe savaşlarından kurtulabilirsin ama ekonomik savaştan çıkamayacaksın” diyen yaklaşımın yakıcı-yıkıcı yansımaları görülüyor. İran’ı, petrol satışını sıfırlayıp ekonomik çöküşe sürükleme stratejisiyle bağlantılı olarak, Suriye de kıskaca alındı.
İran ve Rusya’nın desteğiyle Suriye yeniden toparlanmaya başlayınca Batı-Körfez bloku geçen yıl havuç-sopa taktiğiyle yeni bir stratejiye yöneldi. Havuç kısmı, Devlet Başkanı Beşşar el Esad’ın kulağına şunu fısıldıyordu: “İran’la bağlantıyı kes, Hizbullah’ı gönder, Filistin’le ilgilenme, Golan’ı hepten unut ve İsrail’e düşmanlığa son ver. Karşılığında diplomatik köprüleri kuralım, Arap Birliği’ndeki koltuğunu iade edelim ve yeniden inşa sürecine destek olalım.”
Stratejinin sopa kısmı ise “Suriye’nin yeniden inşasını imkânsız hale getiririz, ekonomik çöküşü daha da hızlandırırız ve sana boyun eğmekten başka şans bırakmayız” diye buyuruyordu.
Şam kapısında diyalog denemeleri olurken çöküş senaryosu da yoldaydı. Bu minvalde Eylül 2018’de yaptırım listesi güncellendi. Kasım 2018’de Suriye’ye petrol temin etmek üzere 5 kişi ve 4 şirketten oluşan bir ağ kara listeye eklendi. Ocakta ‘2019 Caesar Suriye Sivil Koruma Yasası’ ile Suriye hükümeti, güvenlik teşkilatları ve merkez bankası ile iş yapan herkes yaptırım kapsamına alındı. 25 Mart 2019’da Hazine Bakanlığı, Suriye’ye petrol taşıyan gemiler, bu gemilerin sahipleri, işletmecileri ve yöneticileri, gemileri sigortalayan şirketler, bu transferde lojistik şirketler ve para transferine aracılık eden finansal kuruluşların Amerikan yaptırımlarıyla yüzleşeceği uyarısında bulundu. 2016’dan beri Suriye’ye petrol taşıyan onlarca geminin listesi yayımlandı.
ABD ve AB’nin zaten Suriye’ye petrol ambargosu vardı. Ama yeni tehdit bütün dünyaya yönelikti.
Bu arada Suriye’ye giden İran gemileri birden bire Süveyş Kanalı’ndan geçemez oldu. Suriye Başbakanı İmad Hamis nisan başında, Mısır’ın Süveyş’ten İran gemilerine izin vermediğini ve altı aydır tanker gelmediğini açıkladı.
Bunlara ABD’nin Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolündeki El Ömer ve Cafra yataklarından Suriye hükümetine petrol satışını engellediğine dair spekülasyonlar eklendi. Bu yataklar Suriye petrolünün önemli bir kısmını teşkil ediyor. Bu tesislerin hükümete devri ya da paylaşımı konusundaki pazarlıklarda ilerleme sağlanamadığı gibi Amerikalılar da Şam’la diyaloğa taş koyuyor. (SDG’nin petrolü sattığı aracı konumundaki Muhammed ve Hüsam Katırcı kardeşlere ait Katırcı şirketi, 6 Eylül 2018’de ABD’nin yaptırım listesine alınmıştı. Katırcı aynı operasyonu bölge 2014-2017 arasında IŞİD’in elindeyken de yürütüyordu. Yerel bağlantılarını kullanarak petrol işine giren ve bir savaş ağasına dönüşen Hüsam Katırcı 2016’da Halep’ten milletvekili seçilmişti.)