Türk-Arap ilişkileri, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışından sonra uzun bir yol ayrımına girmiştir. İlişkilerde Birinci Dünya Savaşı ile başlayan kopuş, yeni Arap devletlerinin İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra manda yönetimlerinden kurtulup bağımsız olmalarıyla yeni bir boyut kazanmıştır. Bu tarihsel süreç içinde her iki taraf, birbirlerine karşı siyasi, ekonomik ve kültürel olarak ilgisiz kalmış ve ilişkileri en alt düzeyde sürdürmüştür. Soğuk Savaş yıllarında Türk-Arap ilişkilerinin temel belirleyici unsuru genellikle uluslararası konjonktürden kaynaklanan güvenlik kaygıları ve tehdit algılamaları oldu. Türkiye’nin somut olarak en fazla sorun yaşadığı Arap ülkesi ise en uzun kara sınırına sahip olan komşusu Suriye idi. Hatay, PKK ve Su sorunları dâhilinde şekillenen Türkiye-Suriye ilişkileri, Soğuk Savaş döneminde ve sonrasında, siyasi krize ve sıcak çatışmaya dönüşme potansiyelini sürekli taşımıştır.
Bu makalede Türk-Arap ilişkilerinde Suriye’nin tarihsel rolü ve günümüzde var olan yakın ilişkilerin tarihsel bir sürekliliğe sahip olduğu vurgulanmaya çalışılacaktır. Ayrıca Soğuk Savaş döneminden kalma üç sorun ve bunları önemli hale getiren dış politika davranış kalıpları üzerinde durulacaktır.
Bu makalede Türk-Arap ilişkilerinde Suriye’nin tarihsel rolü ve günümüzde var olan yakın ilişkilerin tarihsel bir sürekliliğe sahip olduğu vurgulanmaya çalışılacaktır. Ayrıca Soğuk Savaş döneminden kalma üç sorun ve bunları önemli hale getiren dış politika davranış kalıpları üzerinde durulacaktır.