Türkiye’nin “client state” yani “bağımlı devlet” olarak anıldığı bir TV mülakatı izliyorum. Reklamı birkaç gün önceden yapılmış ve Türkiye’deki basın-yayın organlarında elbette pek yer bulmayan Charlie Rose’un Beşar Esad’la 9 Eylül 2013’de gerçekleştirdiği görüşmede Esad’ın Türkiye’yi tanımlamak için kullandığı tabir, bu.* Rose, Esad’a “Savaş nasıl biter” manasına gelecek bir soru yöneltiyor. Esad da mealen “Batılı ülkeler teröristleri desteklemeyi kestiklerinde ve onların kukla ülkeleri yani Suudi Arabistan, Türkiye ve diğer bağımlı devletlere baskı yaptıklarında Suriye’deki mesele biter” karşılığını veriyor.
Esad’ın söylemi şu açıdan çarpıcı: Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan denklemin kenarında etkisiz değişken olarak yer alıyor. Batılı güçlerin vereceği bir karar neticesinde bu üç devletin faaliyetlerine sonlandıracağı net biçimde önümüze konuyor. Esad Türkiye’den tüm mülakatta üç kez bahsediyor. Sadece bir kez Türkiye’nin ne yapmak istediğine ilişkin (tüm Ortadoğu’da Müslüman Kardeşler rejimleri oluşturmak) atıfta bulunuyor. Yani Esad, Türkiye’yi bir aktör olarak çok da dikkate almıyor çünkü başında daha büyük belalar var.