Sosyal medyada Suriyeli mültecilere yönelik saldırı çağrıları ve asker tarafından gözaltına alınan mültecilerin işkenceyle öldürüldüğü iddialarıyla çalkalanan Lübnan’da gerginlik giderek tırmanıyor. Başbakan Saad Hariri de 15 Temmuz’da Beyrut’taki devlet başkanlığı sarayında yaptığı açıklamada durumu kabul ederek şöyle dedi: “Suriyeliler ile Lübnanlılar arasındaki gerginliğin giderek artığını gözlemliyoruz. Tüm ülke ağırlığı (mültecilere atfen) hissediyor”
Ekonomik ve toplumsal sorunlarla cebelleşen Lübnan hâlihazırda dünya çapında kişi başına düşen mülteci sayısının en yüksek olduğu ülke. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (BMMYK) verilerine göre Suriyeliler, Lübnan’ın yaklaşık 4-5 milyonluk mütevazı nüfusunun neredeyse dörtte birini oluşturuyor.
Lübnanlılar, özel sohbetlerinde ülkenin durumunu yerel halk ile Filistinli mülteciler arasındaki gerginlikle tetiklenen iç savaşla (1975-1990) kıyaslıyor. Lübnan medyası da sansasyonel haberlerle bu korkuyu sürekli canlı tutuyor. Ad-Diyar’da mayıs ayında yayımlanan ve Lübnan’da 300 bin hamile Suriyeli kadının bulunduğuna ilişkin haber de bunun bir örneği. Haberde bu yılın sonunda ülkedeki Suriyeli mülteci sayısının 2 milyonu aşacağı ima edilmişti.
Tartışmalar son olarak Lübnan ordusunun 4 Temmuz’da dört Suriyeli erkeğin gözaltında öldüğünü duyurmasıyla alevlendi. Maktuller haziran ayı sonunda Arsal’daki Suriyeli mülteci kamplarına düzenlenen baskınlar sırasında 300’ü aşkın kişiyle birlikte gözaltına alınmışlardı. Ordu, dört Suriyelinin -Mustafa Abdülkerim Abse, Halit Hüseyin El Mileys, Anas Hüseyin El Hüseyki ve Osman Merhi El Mileys- “hava koşulları nedeniyle ağırlaşan kronik sağlık sorunlarından mustarip” olduklarını açıkladı.