Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın baş döndüren U dönüşleri basitçe politikalarındaki tökezlemelere indirgendiğinde siyasi sezgilerinin ona kazandırdığı manevra yeteneği göz ardı ediliyor. Bölgedeki normalleşme trendinin dışında kaldığında maliyetlerin çok yükseleceğini fark ettiği için Abu Dabi, Riyad, Tel Aviv ve Kahire’den sonra Şam’la düşmanlık sayfasını çevirmeye çalışıyor. Rusya lideri Vladimir Putin de Astana platformu kurulduğundan beri Şam’la yeni başlangıç için Erdoğan’ı yoğururken “teşvik” sepetine ustaca ürünler ekliyor.
Ancak Şam-Ankara barışı için tren istasyondan ayrılsa da süreci rayından çıkartacak zorluklar yerli yerinde duruyor. Erdoğan’ın bu normalleşmeden gerçekte ne beklediği, Şam’ın ön koşullarını yerine getirmede ne kadar samimi olduğu, Suriyeli muhalif güçlerin fişini çekme ya da bunları son ana kadar pazarlık kozu olarak kullanma konusunda nasıl bir yol izleyeceği, sınırlara yaslanan cihatçı bakiyenin arz ettiği tehlikeleri ne denli ciddiye aldığı ya da ABD’nin itirazları ve yaptırımlarını aşmada ne kadar kararlılık göstereceği bilinmiyor.