"And I have found both freedom and safety in my madness, the freedom of loneliness and the safety from being understood, for those who understand us enslave something in us. But let me not be too proud of my safety. Even a Thief in a jail is safe from another thief. "

Khalil Gibran (How I Became a Madman)

Lübnan Marunîleri / Yasin Atlıoğlu

NEWS AND ARTICLES / HABERLER VE MAKALELER

Friday, February 10, 2012

Suriye konusunda çözüm için atılabilecek adımlar (Ümit Özdağ- Yeni Çağ)

Suriye’de gelişmeler ABD, AB, İsrail, Basra Körfezi Ülkeleri ve Türkiye’nin muhalefeti desteklemesi sonucunda Şam iktidarı açısından gittikçe zorlaşıyor ve denetim dışına çıkıyor. Öte yandan Suriye’de iktidara Rusya, Çin ve İran’ın vermiş olduğu destek de Suriye’yi bir Libya olmaktan çıkarıyor. Üstelik bu dış desteğin dışında Esad rejiminin yıllar içinde oluşmuş sağlam bir halk desteği olduğu da biliniyor. Bundan dolayı muhalefetin, Batı’nın şu ana kadar vermiş olduğu psikolojik, politik ve hatta özel kuvvet/istihbarat operasyonu desteğine rağmen Esad rejimini devirmesi de uzak bir ihtimal olarak gözüküyor.

Suriye’ye yönelik bir dış müdahale veya son dönemde verilen isim ile insani müdahalenin Batı ülkeleri tarafından gerçekleştirilmesinin önünde de bir çok engel olduğu biliniyor. Böyle bir müdahalenin Libya’da olduğu gibi kısa bir sürede sonuçlanması pek mümkün olmayabilir. Ancak daha vahim olan husus dış müdahale askeri sonucu aldığı gün Suriye’de başlayacak olan iç savaştır. Libya’da bile Kaddafi’nin ölünden sonra Kaddafici güçler direnişi tekrar başlatmış ve bir kenti işgal etmişlerdir.

Suriye’de başlayacak bir iç savaşın Irak’ı ve Lübnan’ı içine çekecek bir bölgesel savaşa dönüşmesi büyük bir ihtimaldir. Şam rejiminin yanındaki ve karşısındaki ülkelerin mevcut yaklaşımları terk ederek, toptancı yaklaşımların yerine farklı ve bölge barışı için en uygun olan ve uygulanabilir olan çözüm arayışı içinde olmaları gerekmektedir.

Aksi takdirde Batı’nın istemediği rejimlere karşı keyfi müdahale sürecinin önü açılacaktır. Esasen Libya’da olan budur. Batı Libya’da sivillere yönelik kitle katliamı olduğu için değil, kitle katliamını engellemek amacı ile müdahale etmiştir. Birleşmiş Milletler’de Rusya ve Çin’in Suriye ile ilgili son karar tasarısını veto etmesinin nedeni de budur. Gerçekleşmemiş veya başlamamış insanlık suçları için insani müdahale gerçekleştirilemez. Ayrıca Suriye’de şimdiye değin çatışmalarda 5500 sivil 2000 asker ölmüştür. Sadece bu sayılarda bize Suriye olan bitenin basit bir halkın katledilmesi değil, karşılıklı çatışma olduğunu göstermektedir.

Batının Suriye’ye müdahalesi sonucunda çıkacak iç savaş ve bu iç savaşın bölgesel nitelik kazanmasından birinci derecede zarar görecek ülke Türkiye’dir. Bu coğrafyada gerçekleşecek bir iç savaş sırasında Suriye’nin Kamışlı bölgesinin Kuzey Irak ile birleşmesi, ikisinin birlikte Bağımsız Kürdistan’ı ilan etmeleri, Suriye’ye müdahale eden Batılı güçlerin bağımsız Kürdistan’ın varlığını güvence altında alması ve Türkiye’de PKK’nın bu süreçte ayaklanma başlatması ihtimallerini AKP Hükümetinin düşünmediğini düşünmek mümkün değildir. Böyle geniş kapsamlı bir bölgesel savaş, Batının İran’a vurmasını da kolaylaştıracak, bölgesel iç savaşı daha da tırmandıracaktır. Buna rağmen bugün sürdürülen politikada ısrar edilmesinin nedenlerini anlamak zordur. Artık Ankara’nın başka politikalar üzerinde düşünmesinin zamanı gelmiştir. Aranacak yeni politikalar bir yandan Suriye’nin egemen bir devlet olması hususuna saygı gösterirken, öte yandan Suriye’de demokratikleşmeyi desteklemelidir. Şam’ın önüne Esad’ın demokratik meşruluk içinde iktidarda kalmasının yolu konulmalıdır...

http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=21659