"And I have found both freedom and safety in my madness, the freedom of loneliness and the safety from being understood, for those who understand us enslave something in us. But let me not be too proud of my safety. Even a Thief in a jail is safe from another thief. "

Khalil Gibran (How I Became a Madman)

Lübnan Marunîleri / Yasin Atlıoğlu

NEWS AND ARTICLES / HABERLER VE MAKALELER

Wednesday, March 19, 2014

Orta Doğu’da daha iddialı bir Rusya’ya hazırlıklı olun (Vitaly Naumkin- Al-Monitor)


Rusya’nın Kırım referandum sonucunu ve Kırım Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını tanıması, akabinde de Kırım’la Sivastopol’ü Rusya Federasyonu’nun parçası olarak kabul etmesi Batı’dan son derece sert tepki çekti ve Washington’la Brüksel’in Moskova’ya yaptırım uygulamasına yol açtı.


Umalım ki bu gerilim, Rusya ile Batı’nın Afganistan ve Orta Doğu’da bir dizi ivedi meselede yürüttüğü son derece önemli iş birliğine zarar vermez. Bu meselelere örnek olarak Suriye’den kimyasal silahların çıkarılmasını, İran’ın nükleer programını, Suriye krizinin çözümünü, İsrail-Filistin ihtilafını, Yemen’deki durumu saymak yeterli olacaktır. Ancak başat küresel güçler arasındaki gerilimin, bu güçlerin bölgesel siyasetini ve bölgesel aktörlerin tutumlarını etkilediğine dair işaretler görülmeye başlandı bile.
Başkan Barack Obama’nın ABD’deki Suriye elçiliğinin kapatıldığına dair açıklamasının Rusya’nın Kırım’la Sivastopol’ü Rusya Federasyonu’na katma kararına denk gelmesi, Moskova’da tesadüf olarak görülmüyor. Bu, ABD yönetiminin Şam’a karşı daha sert bir tutuma girdiği, Suriye krizinin çözümünde Moskova’yla iş birliğinden uzaklaşacağının işareti olarak yorumlanıyor.
Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad ise Moskova’nın Kırım’daki hamlelerine tam destek vererek açıkça durumdan istifade etmeye çalışıyor. Esad’ın şu anki umudu, dağılan isyancı birliklerine karşı askeri zafere ulaşmak, olmazsa en azından bu birlikleri rejim için varoluşsal bir tehdit oluşturmayan, parçalanma ve çözülmeye yüz tutmuş, “kabul edilebilir” düzeyde bir isyan hareketine dönüştürmek.
Moskova’daki gözlemcilere göre, Washington-Moskova geriliminin yükseldiği bir dönemde Obama’nın Filistin-İsrail müzakerelerini canlandırmaya yönelik tek başına yeni bir hamle yapması da tesadüf değil. Acaba bu, Obama’nın bu önemli konuda da Rusya ile iş birliğinden tümüyle vazgeçtiği anlamına mı geliyor? Başka bir deyişle, Rusya’yı yalnızlaştırmaya yönelik bu miyop siyaset, İsrail-Filistin barış sürecini de kapsayacak mı? Yoksa tarafların nisan sonuna kadar muhtemelen uzlaşmaya varamayacağını gören ABD başkanı, tek taraflı inisiyatif alarak görüntüyü kurtarmaya mı çalışıyor?