Orta Doğu’da yaşanan hızlı değişimler Rusya için sorun ve tehdit üretiyor ama aynı zamanda yeni fırsatlar sunuyor. Cihatçı grupların giderek güçlenmesi, Maşrık ülkeleri başta olmak üzere yerleşik ulus devlet sisteminin fazlasıyla aşınması, başat Sünni devletler arasında liderlik rekabetinin kızıştığı bir ortamda hem Sünniler ve Şiiler arasında hem çeşitli Sünni gruplar arasında gerilimin artması sorun ve tehdit teşkil eden gelişmeler arasında yer alıyor.
20. yüzyılda oluşan klasik devlet tanımının çökme ihtimali istikrara önem veren Rusya için ciddi bir endişe kaynağı. Ancak Rusya’nın bölgedeki ulusların yapısında meydana gelebilecek değişikliklere yaklaşımı esasen şu varsayıma dayanıyor: Halkların hangi ülkelerde, hangi sınırlar içinde ve hangi hükümetlerin idaresinde yaşayacağına kapsayıcı diyalog temelinde ve dış müdahale olmaksızın halklar kendileri karar verir ve bu kararlar uluslararası hukuk kuralları gözetilerek uygulanır.
Ulus devlet sisteminin parçalanması hâlinde Rusya’ya yansıyacak olumsuzlukların etkisi muhtemelen Rusya’nın bölgede birbiriyle çekişen oyuncularla kurduğu olumlu ve çeşitli ilişkiler sayesinde hafifleyecek. Rusya, duruma göre eşit uzaklık veya eşit yakınlık temelinde kurduğu bu ilişkileri, hiç de kolay olmayan bir ortamda ağırlıklı olarak etkili ve yaratıcı diplomatik çabalarla inşa etmeyi başardı.
Bu bağlamda Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden (KBY) son dönemde gelen bazı açıklamalar dikkat çekiyor. Iraklı Kürt liderler, mevcut Irak devletinin işlemediğini ve kuzeyde bağımsız bir Kürt devletinin kurulması gerektiğini açık açık dile getiriyor. Moskova’daki kimi analistlere göre bu tarz cüretkâr beyanlar bir ölçüde Irak Kürdistanı’nda 20 Ağustos’ta yapılacak seçimler öncesinde seçmenin gözüne girme çabasından kaynaklanıyor.