Arap Birliği’nin 12 Kasım cumartesi günü Suriye hakkında açıkladığı karar ve Halep’teki Türk Konsolosluğu’na yapılan saldırıda eylemcilerin Türk bayrağını yakmaları, Suriye’yi Türk kamuoyunda tekrar öncelikli gündem maddesi haline getirdi. Türk ve dünya medyasında Türkiye’nin Suriye’ye karşı daha sert tedbirler uygulamaya koyacağı, hatta Suriye’nin kuzeyinde askeri bir tampon bölge kuracağı söylentileri dile getirildi. Aslında bu söylentiler yeni değil, geçen Mayıs ayından beri özellikle İngiliz medyasında çıkan yorum ve haberler yoluyla sürekli olarak gündemde tutuluyordu. Halep’teki Türk Konsolosluğu’nun duvarı üzerinde Türk bayrağını yakan kişilerin videoları da yine bir İngiliz televizyon kanalı yoluyla dünyaya servis edildi. İngiliz medyasının büyük bir kısmında Suriye’deki krizi çözebilecek tek gücün Türkiye olduğuna dair bir kanının var olduğu ve bunu Türkiye-Suriye arasındaki gerginlikleri provoke edici bir biçimde sundukları aşikâr. Kurban Bayramı’nın ardından Suriye’de olan tüm bu gelişmeleri Şam’da takip etme fırsatım oldu. Bu makalede Kasım ayının yaklaşık ilk iki haftası boyunca kaldığım Şam’da yaptığım gözlemleri sizinle paylaşıp Suriye’deki gerçek durumu -uluslararası medyanın yaptığı dezenformasyona rağmen- açıklama gayreti içinde olacağım.
NOT: Makalenin tamamını okumak için başlıktaki linki tıklatınız.