"And I have found both freedom and safety in my madness, the freedom of loneliness and the safety from being understood, for those who understand us enslave something in us. But let me not be too proud of my safety. Even a Thief in a jail is safe from another thief. "

Khalil Gibran (How I Became a Madman)

Lübnan Marunîleri / Yasin Atlıoğlu

NEWS AND ARTICLES / HABERLER VE MAKALELER

Sunday, August 28, 2011

Suriye’de neler oluyor? (Arslan Bulut- Yeni Çağ)

...Hama şehri, kökleri Emevi-Abbasi dönemine kadar dayanan geleneksel bir yapı üzerinde yaşamaya devam eden bir şehir. Üç önemli aşiret var ve bunlar Selefi yorumlar da dahil İslam’ın radikal görüşlerini benimsiyorlar. Suudi Arabistan ile ilişkileri çok iyi. Suudi Arabistan’da yaşayan ve Hama’ya gidip gelen çok sayıda insan var. Ayrıca, Lübnan’daki Hariri ailesinin, Suriye’deki iç kargaşayı desteklediğine dair bilgiler var. Hatta Lazkiye’nin bir mahallesinde terör eylemleri yapan gruplara deniz yoluyla Hariri’den yardım gitmesin diye Suriye savaş gemileri kıyılarda dolaşınca bunu dünyaya, “Suriye, Lazkiye’yi bombalıyor” diye yansıttılar.

Yalan üretim merkezlerinden biri El Cezire televizyonu ama Türkiye televizyonları da son zamanlarda onlardan aşağı kalmıyor.

Hama’da silahlı gruplar, polis karakollarına, bankalara, hastanelere bombalı saldırılarda bulunuyor. Güvenlik kuvvetleri müdahale edince de bunu dünyaya, Suriye Hama’yı bombalıyor diye duyuruyorlar. Oysa Hama yerinde duruyor. Sadece teröristlerin yaktığı binalarda hasar var.

Hama’daki olayların başını çeken ordudan atılma bir general. Adı Arur. Ordudan, kendi personeliyle fiili livata suçu işlediği gerekçesiyle atılmış birisi.. Kendisi Suudi Arabistan’dan yayın yapan bir televizyon kanalı üzerinden Hamalıları kışkırtıyor. Televizyondan “15 gün Allahüekber diye bağırırsanız, yer yarılacak, bütün Aleviler içine girecek” diyebilen bir kişi ve Hama’da bağnazlık yoğun olduğu için adamın dediğini yapıyorlar!

Yani Suriye’deki ayaklanmayı sapık bir general yönlendiriyor.. Ayaklanmaya katılanlar ise yabancı değil, ama Katar’da bir haftalık eğitimden sonra Sırbistan’da ve ABD’de kısa eğitimlerden geçirilmiş Suriye vatandaşları.. Çoğunluğu Müslüman Kardeşler Örgütü’nün kontrolünde.. Yani ülkenin dört bir tarafında çok sayıda silahlı, bombalı insan var ve bunlar “Suriye’de ayaklanma var, Beşar Esad kendi vatandaşını öldürüyor” dedirtebilmek için aynı anda çeşitli şehirlerde eylemler yapıyor, kan döküyor. İşte demokrasi talepleri dedikleri bunlardan ibaret. ABD, Suudi Arabistan, Lübnan’daki Hariri ailesi ve Katar’ın birlikte tezgahladığı bir ayaklandırma girişimi bu. Hedef, Amerika’ya Suriye’ye müdahale edebilmesi için gerekçe oluşturmak!...