Bölgemizde Şii ve Sünni ekseninde bir çatışmanın kaçınılmaz olduğunu ne zamandır yazıp duruyoruz. Ama henüz değil...
Lübnan'da son haftalarda patlak veren küçük çaptaki çatışmaları nasıl okumalıyız?
Lübnan'ın güneyinde İran ve Suriye yönetimi yanlısı Hizbullah, kuzeyinde ise Selefi ağırlıklı bir sünni yapılanma mevcut. Lübnan sosyolojik olarak kozmopolit bir yapıya ve kaotik siyasi bir statüye sahip son derece kırılgan bir ülke.
Lübnan aslında büyük Suriye'nin kadim parçası. Yani Suriye'de bugün yaşananlardan mutlaka etkileniyor.
Yedi yıl önceki Hariri suikastine kadar Lübnan'da 30 bin Suriye askeri konuşlanmıştı.
Hasan Nasrallah önderliğindeki Hizbullah ise Lübnan'ın tartışmasız en kudretli gücü.
Bazı analistler, Lübnan'ın en büyük iki kenti Beyrut ve Trablusşam'da patlak veren çatışmalar, Suriye'de yaşanan olayların Lübnan'da bir iç savaş olasılığını tırmandırdığına işaret ediyor.
12 Mayıs'ta ülkenin kuzeyindeki Trablusşam'da, Şadi El Mevlevi adlı bir gencin tutuklanmasıyla, Selefiler sokaklara döküldü.
Esad yanlısı Nusayrilerin oturduğu Cebel Muhsin'e saldırdı. Bu saldırıda 9 kişi öldü 80 kişi yaralandı...
http://www.aksam.com.tr/suriye-olmadi-lubnan-verelim-mi-6665y.html