"And I have found both freedom and safety in my madness, the freedom of loneliness and the safety from being understood, for those who understand us enslave something in us. But let me not be too proud of my safety. Even a Thief in a jail is safe from another thief. "

Khalil Gibran (How I Became a Madman)

Lübnan Marunîleri / Yasin Atlıoğlu

NEWS AND ARTICLES / HABERLER VE MAKALELER

Monday, June 25, 2012

TÜRK DIŞ POLİTİKASININ AKDENİZ’DE BATIŞININ HİKAYESİ (Bülent Şener- 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü)

Türkiye, AKP iktidarıyla birlikte dış politikada prestij kaybı yaşamaya devam ediyor.

 Önce, bilerek ya da bilmeyerek, aldatarak ya da aldatılarak, söylemlerimizle eylemlerimiz arasındaki derin uçurumu hiç önemsemeyerek kendimizi bir zorluğa, bir çaresizliğe mahkum ediyoruz; iç kamuoyuna ve dünya kamuoyuna esiyoruz, gürlüyoruz; bir süre sonra da bu durumdan kendimizi kurtardığımızı zannedip zafer çığlıkları atıyoruz. AKP hükümetiyle birlikte, Türkiye’nin dış politikada artık yeni bir sendromu var: Pirus Sendromu.

Kavramın aslı askeri, siyasi ve diplomasi tarihinde sıklıkla kullanılan “Pirus Zaferi” (Pyrrhus Victory)’dir. Ağır kayıplar verilerek kazanılan, aslında kazananın da kaybetmeye mahkum olduğu galibiyetleri anlatmak için kullanılan bir kavram bu. “Pirus Zaferi”yle ilgili rivayet şöyledir: Makedonya İmparatoru Büyük İskender’in (M.Ö. 356-323) uzaktan akrabası olarak kabul edilen Yunan Epir Kralı Pirus (M.Ö. 318-272), M.Ö. 280’lerde güney İtalya’da bir Yunan kolonisi olan Tarentum’un, kendisinden devrin en güçlü ordusuna sahip olan Romalılara karşı yardım istemesi üzerine harekete geçer. Kral Pirus, yirmibeş bin kişilik ordusu ve 50 fille birlikte İtalya’yı fethe çıkar. Romalılarla beş yıl süren ve çok kanlı geçen savaşlara tutuşan Pirus, fillerin de desteğindeki ordusuyla Romalıları dize getirir. Getirir getirmesine ama, Pirus, savaşlarda o kadar çok askerini kaybetmiştir ki -neredeyse ordusunun tamamını heba etmiştir-, ordusu tamamen güçsüz kalmıştır ve bu savaş yöntemi Sicilya’lı Yunanlılar tarafından bile protesto edilmiştir. İddiaya göre Pirus, “Tanrım bana bir daha böyle bir zafer nasip etme!” diyecek kadar ironik bir durum yaşamıştır. O zamandan bu yana, sahte zaferleri, yenenin de aslında yenilmeye mahkum olduğu galibiyetleri anlatmak için “Pirus Zaferi” kavramı kullanılagelmiştir.

Şöyle bir hatırlayalım isterseniz 2002’den bu yana AKP iktidarıyla birlikte dış politikada aslında hezimete uğradığımız ancak kazandığımızı zannettiğimiz zaferleri, nam-ı diğer Pirus zaferlerini...

http://www.21yyte.org/tr/yazi6652-TURK_DIS_POLITIKASININ_AKDENIZDE_BATISININ_HIKAYESI_.html