Suriye'deki gelişmeler açısından iki ülke önemli. Biri Türkiye diğeri Lübnan. Suriye Ulusal Konseyi, İstanbul'da kuruldu ama Özgür Suriye Ordusu denilen silahlı örgütlenmenin komutanları Antakya'da. Bir çok silahlı militan ise Lübnan sınırından Suriye'ye sızıyor. Suriye'deki çatışmalar ağırlıklı olarak Türkiye ve Lübnan sınırlarına yakın bölgelerde sürüyor. Durum böyle olunca her iki ülke Suriye'deki gelişmeler açısından çok önem kazanıyor. Ama Lübnan biraz daha önemli, sonuçta orası bir Arap ülkesi ve orada herkesin ilgilendiği Hizbullah var. Yani Lübnan'daki tüm gelişmeler yalnızca Suriye'yi değil Batı'nın coğrafyamıza yönelik tüm tehlikeli planlarını ilgilendirmektedir. Nitekim Suriye'de daha olaylar başlamadan Lübnan hep Batı'nın hedefindeydi. 14 Şubat 2005'te öldürülen eski Başbakan Rafik Hariri'den sonra 20 kadar siyasi içerikli suikast gerçekleştirildi. Bunların hiç biri aydınlatılmadı. Hariri öldürüldüğünde herkes 'Suriye yaptı' dedi ve BM Güvenlik Konseyi, Suriye aleyhine kararlar aldı. Peşinden de Uluslararası Mahkeme kuruldu. Düzmece olduğu anlaşılan mahkeme Lübnanlı 4 önemli askeri yöneticinin tutuklanmasını emretti ve onları Cenevre'de sorguladı. Bunun sonucunda Suriye suçsuz bulundu ve öldürülen Hariri'nin oğlu Başbakan Saad Hariri 2009'un ilk günlerinde Şam'a giderek Başkan Esad'a, 'Sizi suçlamakta acele ettik özür dileriz' dedi. Ama Batı, Lübnan'ı karıştırmayı kafasına koymuştu. Bu kez hedefte Hizbullah vardı. Mahkeme düzmece tanıklarla bu kez 4 Hizbullah elemanını, Hariri'yi öldürmekle suçladı. Bu arada Lübnan'da onlarca CIA ve Mossad ajanı yakalandı ya da son anda kaçtı...
http://www.aksam.com.tr/sira-lubnanda-mi-8085y.html