"And I have found both freedom and safety in my madness, the freedom of loneliness and the safety from being understood, for those who understand us enslave something in us. But let me not be too proud of my safety. Even a Thief in a jail is safe from another thief. "

Khalil Gibran (How I Became a Madman)

Lübnan Marunîleri / Yasin Atlıoğlu

NEWS AND ARTICLES / HABERLER VE MAKALELER

Monday, January 09, 2012

Türk Dış Politikasında AKP Romantizmi ya da “Stratejik Derinlik”te Yuvarlanmalar: Türk Dış Politikası “İslam”ileşiyor mu? (Bülent Şener- 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü)

 
Uluslararası politika literatüründe çoğunlukla sadece devletlerin kendi dışındaki birimlere yönelik tutum ve davranışlarını nitelemek için kullanılan “dış politika” kavramı, uluslararası ilişkiler ve uluslararası politika alanlarındaki klasik “realist yaklaşım”ın (siyasal gerçekçilik) öne çıkardığı devlet-merkezli bakışın ayrılmaz bir parçası olarak, devletle birlikte uluslararası politika ve dış politika analizlerinin en önemli boyutunu oluşturagelmiştir.

Kökleri Antik Yunan’a kadar giden ve siyasal bilimlere belki de en uzun süre damgasını vurmuş olan klasik realist yaklaşım “devlet”i uluslararası sistemin temel aktörü olarak görürken, düşmanlarla dolu bir çevrede varlığını devam ettirmek zorunda olan devlet açısından “güç elde etme” çabasının, dış politikanın en uygun, en rasyonel ve kaçınılmaz hedefi olduğunu ileri sürmektedir. Uluslararası politikaya hatta siyasetin bütününe bir “güç mücadelesi” olarak bakan klasik realizm, bu anlamda gücü kendiliğinden bir amaç olarak ortaya koymaktadır. Thucydides’ten Machiavelli’ye, Machiavelli’den Hobbes’a ve nihayet 20. yüzyılda Edward H. Carr’a ve Hans J. Morgenthau’ya (uluslararası politikada realizmin kurucusu) uzanan süreçte pek çok realist düşünür, politikanın özünün zaman ve mekana bağlı olmayan “güç” ve “çıkar” olguları üzerine oturduğunu savunmuşlardır. Politikayı etiğe üstün gören realistlere göre etik politikanın bir fonksiyonudur. “Değer” ve “güç” olgularının, “ütopya” ve “gerçeklik” gibi birbirinden farklı kavramlar ve olgular olduğunu ileri süren realistler, çatışmaların çözümlenmesinde etkili güç kullanımı veya kullanım imkanı olmadan, salt moral değerler düzleminde gerçekleştirilecek bir oydaşmanın işe yaramayacağını savunmaktadırlar.[1] Bu bağlamda Morgenthau’ya göre, uluslararası alanda geçerli olan tek gerçek “güç”tür ve devletler durmadan güç kazanmaya ve karşısındakini de güçsüz bırakmaya çalışırlar. Devletlerin karşılıklı güç mücadelesinin sonucu “güç dengesi” adı verilen bir mekanizma ortaya çıkmaktadır. Uluslararası alanda barışın korunmasının tek yolu bu güç dengesi mekanizmasının işlemesine ve diplomasi aracının devletlerce etkin bir biçimde kullanılmasına bağlıdır. Bu bağlamda, uluslararası sistemde varolan o andaki uluslararası hukuk ve moral değerler de bu güç dengesinin bir yansımasıdır aslında. Ne var ki bu barış ve düzen dünyasında bile moral ilkeler hiçbir zaman tam olarak gerçekleştirilemeyecek, olsa olsa geçici çıkar dengelerinin ve her an yıkılıp bozulabilecek çözümlerle giderilmiş çatışmaların gölgesinde oluşan bir dünya elde edilebilecektir. Diğer bir deyişle, barışı başka türlü kurma ve koruma çabaları boşunadır. Çünkü Morgenthau’ya göre, evrensel moral ilkelerin devletlerin dış politika eylemlerine aynen uygulanması mümkün değildir ve bu prensiplerin zaman ve mekana bağlı olarak ortaya çıkan somut şartlara göre ayıklanması gerekmektedir. Bu bağlamda, “uluslararası hukuk”, “uluslararası ahlak” gibi öğeler “ulusal güç” ve “ulusal çıkar” olguları karşısında ikincil öğeler olarak kalmaktadır.[2]...

http://21yyte.org/tr/yazi6416-Turk_Dis_Politikasinda_AKP_Romantizmi_ya_da_Stratejik_Derinlikte_Yuvarlanmalar_Turk_Dis_Politikasi_Islamilesiyor_mu.html