Ortadoğu’da siyaset yapan her liderin hayat riski vardır. Hele Lübnan gibi kırılgan bir coğrafya ise bu risk iki katına çıkar. Burada riski göze alamayan siyaset yapamaz. Suikasta uğrayan babasının yerine 2005’ten beri siyasete soyunan Sa’ad Hariri de bu riski en yakından bilenlerdendir. Birçok badireleri atlatarak Lübnan’a başbakan oldu. Ancak birden “bana suikast yapılacağını haber aldım, hayati tehlikem var” diyerek istifa etmesi kafaları karıştırdı.
Neredeyse yarım asırdır küresel ve bölgesel güçlerin hesaplaşma sahası haline gelen Lübnan’da Hariri ailesi her türlü risk altında siyaset yaptı. Baba Hariri de bunun bedelini canıyla ödeyip liderliğini miras bıraktı. Peki şimdi ne oldu da oğlu başbakan Sa’ad Hariri, İran’ı hedef tahtasına koyan, Hizbullahı suçlayan zehir zemberek bir açıklama ile sürdürdüğü başbakanlıktan istifa etti? Üstelik açıklamasını da Suudi Arabistan’dan yaparak, bir siyasetçi, bir lider değil, başka bir yere sığınmış kabile şefi görüntüsü verdi.