İskenderun'da yayınlanan “Ses Gazetesi” dopdolu. İskenderun halkının nabzını tutuyor. Sahibi Ayşe Figen Arlı. İskenderunlu aydın bir gazeteci. Suriye'de olup bitenlerden oldukça kaygılı. Üzülüyor. Olayları anlamaya çalışıyor. “Suriye ile dostluğu geç bulduk çabuk kaybettik” diyor. Haklı. Bu üzüntüyü Hataylı diğer aydın dostlarım da paylaşıyor. Reyhanlı'dan Öncü Gazetesi sahibi Hasan Özdemir, Samandağı'ndan Samandağ Gazetesi sahibi Şahiye Say, Türkiye Yazarlar Sendikası Antakya Şubesi Başkanı Mehmet Karasu… Hatay toprağının bereketi de bol, aydını da. Her Hataylı aydın ayrı bir değer. Para ve makam odaklı değil, insan odaklı yaşıyorlar.
Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkiler iki komşu ülkenin çok ötesinde. Türkiye'nin güney ve güneydoğu illeri ve büyük kentleri ile Suriye arasında yakın akrabalık bağları var. İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Hatay, Adana, Mersin, Osmaniye, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Mardin, Siirt… Yıllarca Hataylılar, Suriye'deki akrabalarıyla kucaklaşmaya hasret kaldı. Sınırda bulunan mayın tarlaları çok can aldı. İki ülke arasında zaman zaman gerginlik üzerine gerginlik yaşandı. Sonra, kimsenin beklemediği bir zamanda siyasi hava değişiverdi. Ankara'nın Arap dünyasına bakışı önyargılardan ve paranoyalardan arınmaya başladı. Suriye'de Türkçe öğrenmek moda oldu. Türk dizileri Şam Arapçasıyla dublaj edilerek Arap dünyasında izlendi. Eskiden Türkiye'nin Şam Büyükelçiliği veya Halep Başkonsolosluğu'na uğramak bile ajanlıkla suçlanmak için yeterli olurken, son yıllarda '29 Ekim' kutlamalarında kalabalık sokağa taştı. Sınır kapıları yenilendi. Akrabalar Ramazan ve Kurban bayramlarında pasaportsuz olarak sınırı geçmeye başladı. Sınırlar eridi. Vizeler kalktı. Kimlikle geçiş için hazırlıklar başladı. Ortak kabine toplantıları yapılmaya başlandı. Her şey güzel giderken Arap Baharı 2010'da Kuzey Afrika'dan esmeye başladı. Mart 2011'de Suriye'ye geldi.
Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkiler iki komşu ülkenin çok ötesinde. Türkiye'nin güney ve güneydoğu illeri ve büyük kentleri ile Suriye arasında yakın akrabalık bağları var. İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Hatay, Adana, Mersin, Osmaniye, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Mardin, Siirt… Yıllarca Hataylılar, Suriye'deki akrabalarıyla kucaklaşmaya hasret kaldı. Sınırda bulunan mayın tarlaları çok can aldı. İki ülke arasında zaman zaman gerginlik üzerine gerginlik yaşandı. Sonra, kimsenin beklemediği bir zamanda siyasi hava değişiverdi. Ankara'nın Arap dünyasına bakışı önyargılardan ve paranoyalardan arınmaya başladı. Suriye'de Türkçe öğrenmek moda oldu. Türk dizileri Şam Arapçasıyla dublaj edilerek Arap dünyasında izlendi. Eskiden Türkiye'nin Şam Büyükelçiliği veya Halep Başkonsolosluğu'na uğramak bile ajanlıkla suçlanmak için yeterli olurken, son yıllarda '29 Ekim' kutlamalarında kalabalık sokağa taştı. Sınır kapıları yenilendi. Akrabalar Ramazan ve Kurban bayramlarında pasaportsuz olarak sınırı geçmeye başladı. Sınırlar eridi. Vizeler kalktı. Kimlikle geçiş için hazırlıklar başladı. Ortak kabine toplantıları yapılmaya başlandı. Her şey güzel giderken Arap Baharı 2010'da Kuzey Afrika'dan esmeye başladı. Mart 2011'de Suriye'ye geldi.