NEW YORK – Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanı Velid el-Muallim Pazartesi günü BM Genel Kurulunun 66. Dönem Toplantılarında Suriye adına yaptığı konuşmada; ülkelerin koşul ve tutumlarının bu ülkelerin siyasi coğrafyalarının koşullarına, bu coğrafyadan kaynaklanan sorunlar ve gereksinimleri, karşı koymanın dayattığı tutumlar ve bedellere bağlı olduğunu vurguladı.
Konuşmasında Suriye'de mevcut durumların gerçeği ve olaylar karşısındaki tutumuna ilaveten içerden ve dışarıdan çevreleyen tutumlara ışık tutan Muallim; Suriye'nin Ortadoğu'nun kalbinde yer almasıyla birlikte bu konumunun Arap alemi ve genel olarak tüm bölgenin politikaları ve dengesinde büyük rol gerektirdiğini belirtti. Muallim bu rolünün neticesinde Suriye'nin on yıllar boyunca büyük zorluklarla karşılaştığını, seçtiği milli tutumlarından caydırılması ve bölgedeki rolünün küçültülmesi amacıyla harcanan çok sayıda çabaya karşı koyduğunu ifade etti...
...Zalim Kampanyanın Hedeflerinden Biri de Barışçı Yaşam Modelini Vurmaktır
Bakan Muallim, "Suriye bölgemize tüm toplumsal kesimleri arasında barışçı bir yaşam modeli sunmuş ulusal birliğini pekiştirmek amacıyla laiklik sistemini temel alarak semavi dinlerin ve beşeri uygarlıkların beşiği olması itibariyle asırlar boyu din ve ırk çeşitliği özelliğine sahip bir bölgenin ortasındaki konumunu göz önünde bulundurmuştur" diye konuştu.
Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanı Suriye'de yaşanan olaylara ilişkin objektif verilere dayanan bir analizin bu zalim saldırının hedeflerinden birinin halkımızın övündüğü bu modeli vurmak olduğunu ortaya koyacağına işaret ederek "o halde Suriye'ye yönelik basın kışkırtması, Suriye'nin bölünmesiyle sonuçlanacak büyük bir kaos yaratmak amacıyla aşırı dincilerin finanse edilip silahlandırılması nasıl açıklanabilir" diye konuştu.
Akdeniz Ülkeleri Üzerinde Hegemonya Kurulmak İsteniyor
Tüm bunların İsrail'in yayılmacı çıkarlarına hizmet etmek amacıyla Akdeniz ülkeleri üzerinde hegemonya kurma amacı taşıdığını bildiren Bakan Muallim, Suriye halkının içişlerine yönelik her türlü müdahaleyi reddetme, güvenlik ve istikrarı sağlama ve reform programını ulusal diyalog yoluyla uygulama kararlığını ifade etti.
Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanı, "Suriye'ye yönelik zalim kampanyaya katılan ülkelere, hesaplarını gözden geçirme çağrısı yapıyor ve halkımız planlarınızı gerçekleştirmenize izin vermeyecektir diyorum" diye konuşarak yaşadığı krizde halkımıza destek veren, çıkarlarına zarar verilmesini engelleyip emellerini gerçekleştirmesini teşvik eden ülkelere teşekkür etti.
Filistin Devletinin Tanınması Meşru Bir Taleptir
Uluslararası toplumun yıllardır Filistinlilerle İsrailliler arasında barışı sağlama yolu olarak iki devlet çözümünü benimsediğine dikkat çeken Muallim, yıllar süren ikili müzakerelerin ardından İsrail tutum ve icraatları nedeniyle çözüm yolunda ilerleme sağlayamadığını kaydetti.
Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanı, başkenti Kudüs olan Filistin devletinin işgal altındaki 1967 toprakları üzerinde kurulup tanınması amacıyla uluslararası topluma yönelmeyi meşru ve Filistin haklarını iade alma yolunda olumlu bir adım olarak nitelendirdi.
Suriye'nin uluslararası topluma bu talebi destekleme ve onaylama çağrısı yaptığını bildiren Muallim, aynı zamanda İsrail'in Gazze'ye yönelik ablukasını kınadığını ve uluslararası toplumdan ablukayı kaldırması için İsrail'e baskı uygulama sorumluluğunu yerine getirmesini istediğini ifade etti.
İsrail Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşmasına Katılmalıdır
Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanı, "Suriye'nin Ortadoğu bölgesinin nükleer silahlardan arındırılmasına yönelik tutumu biliniyor ve bu tutumu sabittir. İsrail'i nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşmasına katılma çağrısında bulunan uluslararası kararlara uyması ve nükleer tesislerinin Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu tarafından denetlenmesi gerekliliği konusunda ısrarlıyız" dedi.
Tüm ülkelerin nükleer teknolojiyi barışçıl amaçlarla kullanma hakkını desteklediklerini söyleyen Muallim nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşmasının bunu öngördüğünü ve bu nedenle Küba'ya yıllardır uygulanan ablukanın kaldırılması çağrısını şiddetle yinelediklerini vurguladı.
Bakan Muallim, "hepimiz daha adil ve daha güvenli bir dünya kurulmasını ümit ediyoruz. Uluslar arası örgüte bu konuda büyük bir rol düşüyor. Nüfuz sahibi ülkeler özel ajandalarına hizmet etmekten vazgeçerse bu rolü en iyi şekilde yerine getirebilir. Buna rağmen uluslararası toplumun tüm halkların umut ettiği daha iyi bir dünya yaratmak için doğru yolda yürüyeceğine inanıyoruz" diyerek sözlerini noktaladı.