"And I have found both freedom and safety in my madness, the freedom of loneliness and the safety from being understood, for those who understand us enslave something in us. But let me not be too proud of my safety. Even a Thief in a jail is safe from another thief. "

Khalil Gibran (How I Became a Madman)

Lübnan Marunîleri / Yasin Atlıoğlu

NEWS AND ARTICLES / HABERLER VE MAKALELER

Friday, October 07, 2011

Esad: Ben değişmedim, Erdoğan değişti- NTVMSNBC


Suriye Devlet Başkanı Esad: Türkiye’den muhaliflere silah geliyor. Ben değil Erdoğan değişti. Türkiye anayasasını 30 yıldır değiştiremedi, benden üç ayda demokrasiyi yerleştirmemi bekliyorlar.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Loğoğlu başkanlığındaki heyetle görüşen Suriye Devlet Başkanı Esad’ın “Türkiye-Suriye dostluğunu ABD istemedi. Dertleri demokrasi değil. Asıl mesele kaynaklarımızı kontrol etmek” dediği öğrenildi. Cumhuriyet gazetesinden Utku Çakırözer’in yazısına göre, Ankara’nın, Obama’nın sözcüsü gibi davrandığını söyleyen Esad’ın “Polisim, askerim maalesef toplumsal olaylara karşı eğitimli değil. O yüzden çok kan aktı” ifadelerini kullandığı belirtildi.

‘Müslüman Kardeşler’in hamisi’ Samimi reform isteyenlerin dediklerini yapacağını vurgulayan Suriye lideri, CHP heyetine “Ama bir de El Kaide ve Müslüman Kardeşler var. Türkiye’nin Müslüman Kardeşler’in hamisi gibi davranması bizi üzüyor” dedi.

Kılıçdaroğlu ile görüşen Davutoğlu’na da Suriye izlenimleri ile Esad’ın mezhep tartışması ve muhaliflerin elinde olan silahlar konusundaki rahatsızlığı aktarıldı.

Utku Çakırözer’in yazısı şöyle:

ESAD: BEN DEĞİL, ERDOĞAN DEĞİŞTİ
BM Güvenlik Konseyi’nde önceki gün yapılan oylamada Suriye’ye yaptırım kararı, Rusya ve Çin’in vetosuyla engellendi. Uluslararası toplumun bölünmüşlüğü ortadayken Başbakan Tayyip Erdoğan Türkiye’nin Suriye’ye karşı ‘tek taraflı yaptırımlar’ uygulayacağını duyurdu.

Başbakan Erdoğan altı ay öncesine kadar ortak Bakanlar kurulu toplayacak kadar samimi olduğu Suriye lideri Beşşar Esad’ı, neredeyse her gün eleştirmekle kalmıyor, Esad muhaliflerinin Türkiye’de örgütlenmesine de göz yumuyor.

Acaba Esad’ın penceresinden Erdoğan’ın ve AKP’nin yeni Suriye politikası nasıl görünüyor?

Sorunun yanıtı Suriye liderinin eylül başında CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu başkanlığındaki CHP heyetiyle yaptığı bir buçuk saatlik görüşmede saklı. Bu görüşmenin kamuoyunun bilmediği çarpıcı detayları ilk kez Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaretinde ortaya çıktı.

‘LAİK ÜLKE MEZHEPLE UĞRAŞMAZ’
Görüşmede, Esad’ın CHP heyetiyle görüşmesinden iki önemli unsur Davutoğlu’na aktarıldı. Bunlardan ilki, Erdoğan ve AKP sözcülerinin Suriye’de yaşananları “mezhep çatışması” olarak sunmasından Esad’ın duyduğu büyük rahatsızlık.

Esad’ın bu konuda CHP heyetine, “Suriye laik olan tek Müslüman Arap devleti. Laik ülkede mezheple uğraşılmaz. Çıkın sokakta istediğinizle görüşün, halkımın gündeminde böyle bir şey yok. Suriye’yi karıştırmak için olayı mezhep boyutuna indiriyorlar” görüşünü aktarmış.

‘EYLEMCİLERİN ELİNDE TÜRK SİLAHI’
Davutoğlu-Kılıçdaroğlu görüşmesinde Esad’ın son derece kritik iddiası da gündeme gelmiş. Esad’ın CHP’lilere anlattığı “Silahlı eylemcilerin elinde bol miktarda Türkiye menşeili silah bulduk” iddiası görüşmede Davutoğlu’na aktarılmış. Ancak Davutoğlu görüşmede bu iddiaları kesinlikle yalanlamış.

‘SİZ 30 YILDA DEĞİŞTİREMEDİNİZ’
Davutoğlu’na ne kadarının aktarıldığını bilemiyoruz ama Esad’ın, ülkesindeki gelişmeler ve Erdoğan’ın yaklaşımına ilişkin eylül ayı başında Şam’da yapılan görüşmede CHP heyetiyle paylaştığını öğrendiğimiz bazı diğer çarpıcı değerlendirmeleri şöyle:

Türkiye, anayasasını 30 yıldır değiştiremedi, benden üç ayda demokrasiyi yerleştirmemi bekliyorlar. Halkımın ihtiyacı olan reformları biliyorum. Tek tek yapacağım. Batı istiyor diye değil, halkım istiyor diye yapacağım. Bazısını yaptım. BAAS partisinin etkinliğini azaltmak için anayasayı değiştirdim. Basın yasasının önündeki engelleri kaldırdım. Gençleri internetle tanıştırdım. Kalanları da yapacağım. Ama bu zaman alacak. Bunları söylememe rağmen, ‘geç kaldınız’ denmesinde art niyet var.”

‘MÜSLÜMAN KARDEŞLER’İN HAMİSİ GİBİLER’
“Her adımı atarım ama din eksenli, şeriat partilerine izin vermem. Laikliğe zarar verecek örgütlenmeye izin vermem. Bana baskı yapan devlet adamları aynaya bakıp kendi laikliklerini sorgulasın. Olayların arkasında farklı gruplar var. Samimi reform isteyenlerin dediklerini yapacağım. Ama bir de şeriatçılar var: El Kaide ve Müslüman Kardeşler. PKK Türkiye için neyse, Müslüman Kardeşler de bizim için o. Türkiye’nin Müslüman Kardeşler’in hamisi gibi davranması bizi üzüyor”

‘DEĞİŞİMİN NEDENİNİ ERDOĞAN’A SORUN’
“Bana ‘Türkiye ile ne oldu da böyle oldunuz?’ diye soruyorlar. Ben değişmedim, Başbakanınız değişti. Bunu Başbakan’a sorun. Benim kanaatim Türkiye-Suriye dostluğunu ABD istemedi. Ne Tunus, ne Libya, ne de Suriye’de dertleri demokrasi. Asıl mesele kaynaklarımızı kontrol etmek. Türkiye’den gelenler Obama’nın sözcüsü gibi davranıyor. ‘Obama şöyle istiyor, böyle istiyor’ diye geliyorlar bana. Oysaki, ABD’nin Şam’da büyükelçisi var, gelip söylüyor zaten bize. Türk kardeşlerimizin aynı sözleri tekrarlaması bizi üzüyor.”

‘YARDIM BEKLERKEN, GİT DENİYOR’
Türk halkı benim ve Suriye halkının dostudur. Bu dostluğun sürmesinden yanayım. Reform sürecinde de Türkiye’yi örnek almak istiyorum. Biz yardım beklerken tehditle karşımıza çıkılıyor, ‘bırak git’ deniyor. Genel seçimleri yapacağım ve sonucuna saygı göstereceğim. Göreceksiniz en yüksek oyu ben kazanacağım. Olayları çıkaranların arkasında halk desteği olmadığı görülecek. Ben halkımla barışığım.”

‘ÖLÜMLERİN NEDENİ TECRÜBESİZLİK’
“Suriye’de bu tür olaylar benim dönemimde ilk defa cereyan ediyor. Polisim, askerim maalesef toplumsal olaylara karşı eğitimli değil. O yüzden çok kanlı geçti ve kayıplar verildi. Sadece sivillerden değil polis ve asklerlerden de çok kayıp var. Türkiye yıllardan beri hem sosyal olaylar ve terörle mücadele ettiği için bu alanda çok deneyimli. Biz ise deneyimsiziz. Ama masum göstericiyle elinde silah olanı ayırmak zorundayız.”

‘MÜLTECİ GELMEDEN KAMP KURDUNUZ’
“Türkiye sınırında kurulan kamplara giden vatandaşlarım dönüyor. Niye gittiler? Korkutuldular ve kandırıldılar. Sonra çağrı yaptım, dönenler döndü. Ancak burada dikkat çekici bir unsur var: Daha mülteciler gelmeden Türkiye Hatay’da çadır kent kurdu. Merak ediyorum, nasıl oldu da bildiler mülteci geleceğini?..”