Türkiye'de medya, PKK saldırısını Suriye'ye karşı savaş propagandası yapmak için kullanıyor. Ellerinde Suriye'nin PKK saldırısının arkasında olduğuna dair hiçbir kanıt olmadığını kendileri söyleyen kalemşörler, Türkiye topraklarında üs kurmuş ve Suriye'de kanlı saldırılar düzenleyenleri ise görmüyor, duymuyor...
Türkiye'de medyanın performansı, habercilik dışında ne varsa onunla göz dolduruyor. Hakkari Çukurca saldırısının ardında hemen Suriye ve İran'ı "gören" gözler, bu iddialarını somut hiçbir delile dayandıramazken, en son Çukurca saldırısından bir gün önce, komşu ülke Suriye'de ülkenin güvenlik güçlerine yönelik saldırı düzenleyen "Özgür Suriye Ordusu"nun ana karargâhının Hatay'da bulunduğu nedense görmezden geliniyor.
Dün Başbakan Tayyip Erdoğan ile temsilci düzeyinde yapılan toplantıdan ise, "daha ne kadar manipülatif olunabilir" sorusunun cevabı dışında bir telkin almadığını tahmin edebileceğimiz medyanın, ilkeli ve sorumlu habercilikten çok, AKP hükümetinin ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte işler ortaya koyacağı anlaşılıyor.
Çukurca'yı iyi kullandılar
Aportta bekleyen medya dün, Çukurca'da yaşanan saldırıyı İran ve Suriye'ye dönük düşmanlığı arttırmak için kullandı. Sorumlu habercilik örneği gösteren ve barışa yönelik çağrılarda bulunan muhalif basın dışında, Radikal gazetesinden Cengiz Çandar, Milliyet'ten Aslı Aydıntaşbaş ve Zaman'dan Mümtazer Türköne'nin başını çektiği fırsatçı kalemler PKK'nın İran ve Suriye ile ilişkisini öne çıkardı ve saldırının arkasında bu iki ülkenin olduğu iddiası dile getirildi. Haberlerde ise "Saldırı emri Suriyeli Bahoz Erdal'dan" iddiası manşetlere çekilirken, Suriye de payını aldı.
Fakat Çukurca saldırısından bir gün önce Suriye'de yaşanan gelişmelerin Türkiye'yi daha çok işaret eder hale gelmesi, medyanın gündemine yine giremedi...
Türkiye'de medyanın performansı, habercilik dışında ne varsa onunla göz dolduruyor. Hakkari Çukurca saldırısının ardında hemen Suriye ve İran'ı "gören" gözler, bu iddialarını somut hiçbir delile dayandıramazken, en son Çukurca saldırısından bir gün önce, komşu ülke Suriye'de ülkenin güvenlik güçlerine yönelik saldırı düzenleyen "Özgür Suriye Ordusu"nun ana karargâhının Hatay'da bulunduğu nedense görmezden geliniyor.
Dün Başbakan Tayyip Erdoğan ile temsilci düzeyinde yapılan toplantıdan ise, "daha ne kadar manipülatif olunabilir" sorusunun cevabı dışında bir telkin almadığını tahmin edebileceğimiz medyanın, ilkeli ve sorumlu habercilikten çok, AKP hükümetinin ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte işler ortaya koyacağı anlaşılıyor.
Çukurca'yı iyi kullandılar
Aportta bekleyen medya dün, Çukurca'da yaşanan saldırıyı İran ve Suriye'ye dönük düşmanlığı arttırmak için kullandı. Sorumlu habercilik örneği gösteren ve barışa yönelik çağrılarda bulunan muhalif basın dışında, Radikal gazetesinden Cengiz Çandar, Milliyet'ten Aslı Aydıntaşbaş ve Zaman'dan Mümtazer Türköne'nin başını çektiği fırsatçı kalemler PKK'nın İran ve Suriye ile ilişkisini öne çıkardı ve saldırının arkasında bu iki ülkenin olduğu iddiası dile getirildi. Haberlerde ise "Saldırı emri Suriyeli Bahoz Erdal'dan" iddiası manşetlere çekilirken, Suriye de payını aldı.
Fakat Çukurca saldırısından bir gün önce Suriye'de yaşanan gelişmelerin Türkiye'yi daha çok işaret eder hale gelmesi, medyanın gündemine yine giremedi...