"And I have found both freedom and safety in my madness, the freedom of loneliness and the safety from being understood, for those who understand us enslave something in us. But let me not be too proud of my safety. Even a Thief in a jail is safe from another thief. "

Khalil Gibran (How I Became a Madman)

Lübnan Marunîleri / Yasin Atlıoğlu

NEWS AND ARTICLES / HABERLER VE MAKALELER

Wednesday, October 05, 2011

Rusya ve Çin’den Karar Tasarısına Veto- SANA Türkçe



NEW YORK – Uluslararası Güvenlik Konseyinin dün düzenlediği oturumda, batılı ülkelerin Suriye'ye ilişkin hazırladıkları karar tasarısı oylamaya sunulurken Rusya ve Çin veto haklarını kullandılar.

Böylece batılı ülkeler; dört ülkenin oylamaya katılmadığı karar tasarısını uluslararası güvenlik konseyinden geçirmeyi başaramadı.

Rusya'nın BM Daimi Temsilcisi Vitaly Churkin yaptığı konuşmada; Suriyeli muhalefetinin radikalizmciliğini saklamadığını belirterek; silahı grupların da öldürme eylemlerinde bulunduklarını, insanları tehdit etiklerini, okul ve üniversitelere saldırdıklarını söyledi. Churkin; tüm bunların içinde Suriye'ye yaptırım uygulama alarmı koymakla tehdit etmenin kabul edilemez olduğunu ekledi.

Çin halk Cumhuriyetinin BM Daimi Temsilcisi Li Baodong; yaptırım yada yaptırımlarla tehdit etmenin krizi çözmeyeceğini, aksine daha çok çıkmaza sürükleyeceğine dikkat çekti.

Çinli yetkili; uluslararası toplumun Suriye'nin egemenlik ve bağımsızlığına tam bir saygı takdim etmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Caferi: Ülke, İlkeleri Nedeniyle Düşmanları Tarafından Hedef Alınmıştır

Suriye'nin BM’deki Daimi Temsilcisi Dr Beşşar el-Caferi ise konuşmasında; kimilerinin kullandığı ve daha önce benzeri görülmemiş düşmancıl bir dil kullanmalarının, Suriye'nin nasıl hedef alındığına kanıt teşkil ettiğini belirtti. Aynı zamanda kimi tarafların askeri ve siyasi projelerini geçirmek için uluslararası meşruiyet çerçevesine aykırı olarak güvenlik konseyi içinde tek taraflı hareket ettiklerine delil teşkil ettiğini ekledi.

Şehitlerimiz İçin Yüreğimiz Kan Ağlıyor

Caferi; güvenlik konseyinde konuşan kimi ülkelerin büyükelçilerinin Suriye ve yönetimine karşı kullandıkları düşmancıl dilin Suriye ile birlikte bir çok dost ülke büyükelçisinin söylediklerini doğruladığına işaret ederek, bunların Suriye'nin temel olarak hedef alındığını kanıtladığını söyledi. Kullanılan dilin Suriye'nin kesinlikle insani ilkeler için hedef alınmadığını gösterdiğine işaret eden Caferi; konuşanların batılı ülkelerde Suriye'nin ilkeli ve bağımsız tutumunda, bu ülkelerin ajandalarına hizmet etmeyen Suriye politikasından duydukları rahatsızlığın hacmini yansıttığını ifade etti.

Silahlı terör gruplarının Suriye'de Cumhuriyet Müftüsünün oğlu Sariye Hassun ve ona eşlik eden üniversite profesörü Muhammed el-Ömer’i suikastla öldürdüklerini, daha önce de bir çok bilim adamı ve önemli şahsiyetleri öldürdüklerine dikkat çeken Caferi; silahlı terör örgütlerinin bir hafta içinde çok sayıda önemli bilim adamını katlettiklerini belirtti. Caferi aynı zamanda bunlara ek olarak silahlı terör gruplarının kanlı elleriyle yaşamını yitiren 800’e yakın asker ve güvenlik mensubu, bir o kadar da masum sivil vatandaşın bulunduğuna vurgu yaptı.

Caferi; Suriye'nin istisnasız tüm bu şehitleri için üzüldüğünü ve yüreğinin acı dolduğunu söyledi.

Terör Gruplarının Liderlerine Konferanslar Düzenleyen Ülkelerin Geçmişi Belli

Silahlı grupların yeni bir terör sürecine girdiklerini söyleyen Caferi; bu terör sürecinde Suriye'nin devlet olarak hedef alındığını, kurumların, ordunun ve üniversitelerin hedef alındığını ifade etti.

Silahlı terör gruplarının Suriye'de tüm bu çirkef eylemleri uygulamasına rağmen kim ülkelerin hala bu grupların mevcut olduklarını itiraf etmeyi kabul etmediğine dikkat çeken Caferi, insan hakları ve sivilleri koruma iddialarıyla Suriye'nin içişlerine müdahale eden bu ülkelerin hedef ve niyetlerinin artık çok net olduğunu belirtti.

Caferi insan hakları ve sivilleri koruma adı altında Suriye'nin içişlerine müdahale eden ülkelerin adeta kanlı terör estiren grupların liderlerine destek ve himaye sağladıklarının bilindiğine vurguladı. Aynı zamanda bu ülkelerin terör gruplarının liderlerine ev sahipliği yaptıklarını ve onlara peşin sıra konferanslar sunduklarını ifade ederek, bu konferanslardan hükümetle diyalogun reddedilmesi gibi alınan kararlara işaret etti.

Caferi; bu ülkelerin insan hakları ve insani özgürlüklerin korunmasında oldukça kara bir geçmişe sahip olduklarını ve bunun her kes tarafından da bilindiğine dikkat çekti.

Sözlerine devam eden Caferi; “bu konuda; Vietnam, Laos, Kamboçya, Cezayir, bir çok Afrika ülkesi, Irak, Afganistan ve Libya'da yaşanan katliamlar ve insan hakları ihlallerine ek olarak Ebu Greyb ve Guantanamo ceza evlerinde, Avrupa’daki gizli hapishanelerde ve daha uzun bir listeye sığmayacak çok sayıda yerlerde işlenen insani suçları aramızda duymayanın yada bilmeyenin olmadığını sanmıyorum..” şeklinde konuştu.

Suriye'nin BM Daimi Temsilcisi Caferi; daha öncede belirtildiği gibi Suriye'nin maruz kaldığı krizin iki yüzü bulunduğuna işaret etti.

Caferi bu iki yüzün ilkinin; ülkenin ihtiyacı bulunduğu ve halkın talep ettiği ekonomik, siyasi ve sosyal reformlardan ibaret olduğunu belirterek, Suriye'nin de bu reformları yapmaya ve hayata geçirmeye çalıştığını vurguladı. Ceferi İkinci yüzün ise; halkın ihtiyaç ve taleplerini fırsat bilip, Suriye halkının talepleri ve çıkarlarında tamamen uzak bir şekilde kullanılmasına ilaveten bu haklı taleplerin dışarıdaki muhalefetin, dış müdahale önünde kapıları açmak amacıyla fitne yaratma ve güvenliği sabote etmeye çalışmasından ibaret olduğunu kaydetti.

Dışarıda bulunan muhaliflerin her türlü diyalogu reddettiklerini, silahlanma ve şiddet eylemleriyle birlikte yabancı müdahaleye çağrı yaptıklarına işaret eden Ceferi; Suriye'nin içinde bulunan onurlu muhalefet güçleri dahil olmak üzere Suriye halkının tüm bunları reddettiğine vurgu yaptı.