Kaddafi rejiminin devrilmesinden sonra Beşar Esad rejiminin de yakın zamanda devrileceği yönünde bahse giriliyordu. Suriye muhalefeti organize oluyor ve Libya örneğinde olduğu gibi uluslarası toplum tarafından tanınacağı zamanı bekliyor. Suriye’de yüksek askeri veya bürokratik görevlerde bulunanlar Suriye muhalefetine katılıyor. Medya Libya örneğinde olduğu gibi yaşananları kendi objektifinden aktarıyor. On aydır Suriye’nin batısında gözlemlenen kargaşa devam ederken diplomasi oyunu da bütün hızıyla devam ediyor.
Libya ve Fildişi’nde yaşananlar 2011’in önemli iki diplomasi sınav oldu. Her iki ülkeye Güvenlik Konseyi kararıyla müdahale edildi. Çekimser olanlar dahi müdahale taraftarlarının iyi niyetine inanmak istedi ve çekimser kaldılar. Fildişi’nde Güvenlik Konseyi kararının Genel Sekreter Ban-ki Moon tarafından nasıl uygulamaya konulduğu dünyada şaşkınlıkla izlendi (İnsani silah, Dünya Bülteni, 1 Aralık 2011). Libya’da müdahale taraftarları ve mühalif güçleriyle girişilen operasyonların sonucunda Trablus düştü. Bu gün Libya savaş senyörlerinin denetimi altında. Anarşi hızla yayılıyor. Merkezi otorite kendi kabul ettirmekte zorlanıyor. Gelinen noktada Kaddafi döneminde oluşturulan güç dengesinin bozulduğu ve gelecek günlerin kritik öneme sahip olduğunu düşünüyoruz.
“Suriye krizi” geçen seneden 2012’e taşınan krizlerin başında yer alıyor. Libya’da yaşananlar ve sonrasında ortaya çıkan tablodan rahatsızlık duyan Rusya ve Çin, Suriye dosyasında Libya dosyasında gösterdikleri “iyi niyeti” göstermemekte kararlı görünüyorlar. Bununla da kalmayıp Rusya’nın Suriye diplomasisine yardımcı olduğu biliniyor...
http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=192109