AB'nin Suriye'ye karşı aldığı son yaptırımlar , amaçlanan rejim
değişikliği sürecinin bir parçası.
Brüksel'de toplanan dışişleri bakanları elbette ki yaptırımları bu şekilde
açıklama cesaretini gösteremezler. Ama yaptırımlar, Devlet Başkanı Esad'ı
indirmek için baskı aracı olarak kullanılacak. Esad'ın düşmesi demek Alevi
rejimin de sonu olacağı için, Suriye'de bir rejim değişikliği amaçlandığı çok
açık.
Bu noktada, şu soruyu sorabilirsiniz; madem öyle, neden müdahele ederek
(savaş yerine kullanılan terim) ya da Özgür Suriye Ordusu'na (ÖSO) silah
sağlayarak bu işi bitirmiyorlar?
Batılı ülkelerin perspektifinden bakıldığında müdahele olasılığı sıfır. Müslüman ağırlıklı bir başka ülkeye askeri müdahelede bulunmak konusunda pek iştahlı değiller. Özellikle de cihatçıların üşüşeceği, batılı güçlerin onlarca yıl boyunca saplanacağı bir bataklığa girmeye hiç niyetli değiller. Suriye böyle bir iç savaş için ideal bir ülke.
Ama bir yandan da avazları çıktığı kadar "birşeyler yapılmalı" diye bağırmaktan geri kalmıyorlar. En çok bağırıp gürültü yapanlar da o yapılması gereken şey hakkında en ufak bir fikri dahi olmayanlar. "Ama binlerce kişi ölüyor" diye bağırıyorlar. Buna verilmesi gereken yanıt belki de "birşeyler yaptığımızda binlerce kişi yerine yüzbinlerce kişi ölürse daha mı iyi?" şeklinde olabilir...