"And I have found both freedom and safety in my madness, the freedom of loneliness and the safety from being understood, for those who understand us enslave something in us. But let me not be too proud of my safety. Even a Thief in a jail is safe from another thief. "

Khalil Gibran (How I Became a Madman)

Lübnan Marunîleri / Yasin Atlıoğlu

NEWS AND ARTICLES / HABERLER VE MAKALELER

Tuesday, August 14, 2012

Suriye Uzmanı-Akademisyen Dr. Yasin Atlıoğlu ile Röportaj - Yeni Harman Temmuz 2012

Mesut Ata: Normal koşullarda uçak krizi nasıl aşılabilirdi?

Yasin Atlıoğlu: Bu tür krizler olaya müdahil olan iki ülke arasında kurulacak ortak bir araştırma komisyonu veya diplomatik araçlarla bir çözüme bağlanabilir. Türkiye-Suriye ikili ilişkilerinin iyi olduğu geçen 10 yıl boyunca buna benzer olaylara tanık olduk. Hatırlarsanız Mayıs 2005’te Suriye Ordusu’nun yaptığı askeri bir tatbikatta fırlatılan Scud füzelerinden biri Hatay’ın Kırıkhan İlçesi’nin yakınlarına düşmüştü, yine Eylül 2007’de Halep yakınlarındaki bir Suriye askeri tesisini bombalayan İsrail savaş uçakları Türk hava sahasını kullanmış ve saldırı sonrasında yakıt tanklarını Hatay ili sınırları içerisine bırakmıştı. Her iki olayın üstü Türkiye ve Suriye arasında karşılıklı iyi niyet gösterilmesi ve diplomasi yoluyla büyütülmeden kapatılmıştı.

M.A.: Hükümet meseleyi nereye oturtmaya çalışıyor?

Y.A.: Türkiye son 10 yılda uçak krizine benzer iki olay daha tecrübe etti: Irak’ta yaşanan “Çuval Olayı” ve Akdeniz’de uluslararası sularda yaşanan “Mavi Marmara Krizi”. Bu olaylara baktığımızda Türk hükümetinin uçak krizi konusunda nasıl bir tutum takınacağını tahmin etmek çok zor görünmüyor. Her iki olayda Türk hükümetinin diplomatik alandaki mücadelesi dışında sert güç (hard power) kullanamadığı veya diğer bir deyişle askeri tedbirler uygulamadığı görülmektedir. Uçak krizinde de Türk hükümetinin olayı iç politikada gündemde tutup sınır bölgesindeki askeri hareketlilikle krizi uzun vadeye yaymaya çabalayacağı söylenebilir. Muhtemelen Türk hükümeti, önümüzdeki günlerde Suriye’ye yönelik sert politikasını söylem düzeyinde tutmayı ve Suriyeli muhaliflere siyasî destek vermeyi sürdürecek. Zaten Türkiye’de hiç kimse ülke ekonomisini alt üst edecek ve iç kamuoyunda büyük tepkilere yol açacak Suriye ile tek başına bir savaşın maliyetlerini göze alamaz. Son olarak sınırdaki askeri hareketliliğin ve Suriyeli muhalif grupların sınırın öbür tarafında çatışmaların seviyesini yükseltmesinin bir oldubittiyle Türkiye’yi bir savaşın içine çekebilecek gelişmelere yol açabileceğini göz ardı edilmemelidir.

Not: Makalenin tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.

http://yasinatlioglu.blogspot.com/2012/11/suriye-uzman-akademisyen-dr-yasin.html