Suriye’de iç çatışma giderek yayılıyor. Geçtiğimiz aylarda yaşanan Libya savaşında ilk defa yumuşak gücü bırakıp militarist güce kayma eğilimi gösteren AKP Hükümeti, Suriye’deki iç savaşa bakış açısıyla da militarist gücü seçmek isteğinde görünüyor.
Bilindiği gibi arkada bıraktığımız günlerde Arap Birliği, Suriye’nin Esad yönetimine karşı “demokratik davranmadığı, insan haklarını ihlal ettiği” gerekçeleriyle yaptırım kararları aldı. Çoğu krallıkla yönetilen Arap devletlerinin demokrasi adına yaptırım kararı alması, demokrasi adına çok komik olurken, Türkiye yönetiminin bu yaptırımları uygun bularak onaylaması da Esad yönetimi tarafından “Yeni Osmanlıcılık” hevesi olarak tanımlandı. Esad bu rüyanın gerçekleşmesinin mümkün olamayacağını da herhalde bölgenin stratejik yapısına, Rusya ve İran’la olan dostluk anlaşmalarına, ABD ve AB karşıtı güçlerin sıranın kendilerine gelmesini beklemeyeceklerini anlatan hareketlenmelerine güvenerek rahatlıkla ifade etti. Arap Birliği ülkeleri, anlaşıldığı gibi, ABD ve onun yedeğindeki AB safında yer alarak, kendilerini Arap baharının devamından koruyabileceklerini zannediyorlar. Olayların gidişine dikkatle bakılırsa ciddi bir biçimde yanıldıkları rahatlıkla söylenebilir. ABD’nin tam gaz sürüme soktuğu BOP’nde kısa bir zaman sonra sıra onlara da gelecektir. Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetmekte olan AKP hükümetinin ABD ve AB’nin saldırgan politikaları yanında yer alması ise, Türkiye’nin hayatiyeti açısından bazı önemli tehlikelerin göz ardı edildiği şüphesini yaratmaktadır...