Yüce Diriliş Partisi Genel Başkanı Sezai Karakoç, sıcak
gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Partisinin İstanbul İl Başkanlığı'nda yaptığı konuşmada Karakoç, her Müslümanın kendi yazısını öğrenmesi gerektiğini belirterek partisinin tüm teşkilatlarında Osmanlıca eğitimi verileceğini söyledi. Osmanlıca'yı okumak için değil, yazmak için öğreteceklerini söyleyen Karakoç, Osmanlıca'nın sanılanın aksine çok kolay olduğunu vurguladı.
Yüce Diriliş Partisi'nin sadece bir parti değil, fikir kuruluşu, ruh, İnanç, ahlak ve ideal kuruluşu olduğunu vurgulayan Karakoç, Ortadoğu'daki gelişmelerle ilgili açıklamalarda bulundu.
Karakoç şunları söyledi:
"Yüzyıldır ve hatta daha fazla zamandan beridir ki bitmeyen tek gündemimiz vardır; O da İslam ülkelerinin ve İslam milletinin dağınıklığıdır. Bu başına gelen en büyük felakettir ve bundan sonra meydana gelen felaketlerde ancak bu felaketin uzantıları ve detayıdır.
Batı, İslam dünyasına yönelik nihai işgali yapmak ve son darbeyi vurmak peşindedir. Bu durum tehditten de öte yaşadığımız gerçektir.
Batı nihai işgali, son işgali yapmak peşindedir. Öyle bir işgal ki, bir daha İslam'ın dirilişi vaki olmasın, İslam haritadan silinsin. Hadise budur. Tehdit hatta tehditten de öte içinde yaşadığımız gerçek budur."
"DURUM MOĞOL İSTİLASINDAN DA HAÇLI İSTİLALARINDAN DA KÖTÜ"
Birinci Dünya Savaşı ile başlayan istilaların çok daha korkunç olduğunu belirten Karakoç, şunları aktardı:
"Birinci Dünya Savaşından sonra gelen idareler, işgaller artık ruhumuzu ele geçirmek ve onu darmadağın etmek, inancımızı, moralimizi ve kendimize güvenimizi yani özgüvenimizi yıkmak çarelerini aramışlardır. İngiltere'nin yaptığı tahribat budur. Eski İngiliz İmparatorluğunun yerini bugün ABD almıştır.
Bunun için artık Müslümanların geçmişteki gibi ayrılmalarının ve birbirleri ile kavgalarının mazeretleri yoktur. İslam Âlemi'nin yeniden işgalinden tümüyle bütün Müslümanlar sorumludur.
İslam Âlemi ya topyekûn birleşecek ya da topyekûn esarete düşecektir.
Kişiler ya da zümreler arası kavgalar bir yana bırakılmalıdır. Asıl mesele üzerinden, bütün İslam Âlemi'nin derlenip toparlanması üzerinden düşünmek ve bunun çarelerini aramak gerekmektedir."
"İRAN – TÜRKİYE – SURİYE ÇATIŞMASI BÜYÜK BİR TUZAKTIR"
Suriye konusunda da açıklamalar yapan Karakoç şu ifadeleri kullandı:
"Şimdi Batı bize diyor ki, Suriye'de kötü bir yönetim var. Orada halk ile devlet arasında problem var, masum insanlar ölüyor. Bu işi siz halledin, siz çözün, insanların ölümünü seyir mi edeceksiniz? Şüphesiz Müslümanlar asla seyir etmez, ama bu meselenin çözümü silahla olmaz. O yönetimi uyaracak olan kılıç değil kalemdir. Çünkü kılıç ile girdiğiniz taktirde halk ile karşı karşıya gelecek ve siz yine masumları öldürmek zorunda kalacaksınız. Aynı o devletin yaptığını siz yapmış olacaksınız. İşte bu size kurulmuş bir tuzaktır.
Çözümün sadece silah ve kılıç olduğu doğru değildir. Daima ondan daha güçlü olan bir çözüm vardır ve o çözüm fikirdir. Kılıç dahi fikrin emrindedir. Aksi halde zarar verir.
Bugün Türkiye çok büyük bir tehdit ile karşı karşıyadır. Şimdiye kadar müslümanların başına gelen zulümlerde hiçbir zaman Batı Türkiye'ye gel sen buna karış dememişti. Tam tersine kendisi işgal ettikten sonra, gel bize destek gücü ver demişti. Afganistan'da Bosna'da böyle oldu. Katliamlar olurken bizi sokmadılar, katliamlar oldu, bitti kendileri girdiler ve destek için çağırdılar."
Yazı ve akademi dünyasında büyük bir boşluk olduğunu söyleyen Karakoç, medyaya yüklendi:
"Fakat ne yazık ki bugün tam tersine kalemler hükümetlerin emrindedir. Batının da muhalefetin de emrinde olanlar vardır ama pozitif olanları kastediyorum, bunlar da hükümetin emrindedir. Hakk'ın doğrunun emrinde olan, bağımsız olarak İslam ülkelerinin tümünün menfaatinin, tümünün çıkarının ve geleceğinin emrinde olan kalem istiyorum ben. Bilgi istiyorum. Bu boşluk var. Bu boşluğu kim dolduruyor. Onu Batı medyası, Batı düşüncesi, Batı ajansları dolduruyor. Bu sebepledir ki öncelik İslam aydınlarının öne çıkması ve adeta bir örgütleniş içinde olup bir araya gelmeleridir. Ve zaman zaman İslam Âlemi'nin durumunu gözden geçirip verdikleri kararları da uygulamalılar. Hükümetler üstü, devletler üstü güçleri olması lazımdır. Bunun sağlanma yolu umumi bir hareketten geçer. Bugün her İslam ülkesinde bu tarz hareketler vardır ancak bu hareketler yerel kalmışlardır."
Partisinin İstanbul İl Başkanlığı'nda yaptığı konuşmada Karakoç, her Müslümanın kendi yazısını öğrenmesi gerektiğini belirterek partisinin tüm teşkilatlarında Osmanlıca eğitimi verileceğini söyledi. Osmanlıca'yı okumak için değil, yazmak için öğreteceklerini söyleyen Karakoç, Osmanlıca'nın sanılanın aksine çok kolay olduğunu vurguladı.
Yüce Diriliş Partisi'nin sadece bir parti değil, fikir kuruluşu, ruh, İnanç, ahlak ve ideal kuruluşu olduğunu vurgulayan Karakoç, Ortadoğu'daki gelişmelerle ilgili açıklamalarda bulundu.
Karakoç şunları söyledi:
"Yüzyıldır ve hatta daha fazla zamandan beridir ki bitmeyen tek gündemimiz vardır; O da İslam ülkelerinin ve İslam milletinin dağınıklığıdır. Bu başına gelen en büyük felakettir ve bundan sonra meydana gelen felaketlerde ancak bu felaketin uzantıları ve detayıdır.
Batı, İslam dünyasına yönelik nihai işgali yapmak ve son darbeyi vurmak peşindedir. Bu durum tehditten de öte yaşadığımız gerçektir.
Batı nihai işgali, son işgali yapmak peşindedir. Öyle bir işgal ki, bir daha İslam'ın dirilişi vaki olmasın, İslam haritadan silinsin. Hadise budur. Tehdit hatta tehditten de öte içinde yaşadığımız gerçek budur."
"DURUM MOĞOL İSTİLASINDAN DA HAÇLI İSTİLALARINDAN DA KÖTÜ"
Birinci Dünya Savaşı ile başlayan istilaların çok daha korkunç olduğunu belirten Karakoç, şunları aktardı:
"Birinci Dünya Savaşından sonra gelen idareler, işgaller artık ruhumuzu ele geçirmek ve onu darmadağın etmek, inancımızı, moralimizi ve kendimize güvenimizi yani özgüvenimizi yıkmak çarelerini aramışlardır. İngiltere'nin yaptığı tahribat budur. Eski İngiliz İmparatorluğunun yerini bugün ABD almıştır.
Bunun için artık Müslümanların geçmişteki gibi ayrılmalarının ve birbirleri ile kavgalarının mazeretleri yoktur. İslam Âlemi'nin yeniden işgalinden tümüyle bütün Müslümanlar sorumludur.
İslam Âlemi ya topyekûn birleşecek ya da topyekûn esarete düşecektir.
Kişiler ya da zümreler arası kavgalar bir yana bırakılmalıdır. Asıl mesele üzerinden, bütün İslam Âlemi'nin derlenip toparlanması üzerinden düşünmek ve bunun çarelerini aramak gerekmektedir."
"İRAN – TÜRKİYE – SURİYE ÇATIŞMASI BÜYÜK BİR TUZAKTIR"
Suriye konusunda da açıklamalar yapan Karakoç şu ifadeleri kullandı:
"Şimdi Batı bize diyor ki, Suriye'de kötü bir yönetim var. Orada halk ile devlet arasında problem var, masum insanlar ölüyor. Bu işi siz halledin, siz çözün, insanların ölümünü seyir mi edeceksiniz? Şüphesiz Müslümanlar asla seyir etmez, ama bu meselenin çözümü silahla olmaz. O yönetimi uyaracak olan kılıç değil kalemdir. Çünkü kılıç ile girdiğiniz taktirde halk ile karşı karşıya gelecek ve siz yine masumları öldürmek zorunda kalacaksınız. Aynı o devletin yaptığını siz yapmış olacaksınız. İşte bu size kurulmuş bir tuzaktır.
Çözümün sadece silah ve kılıç olduğu doğru değildir. Daima ondan daha güçlü olan bir çözüm vardır ve o çözüm fikirdir. Kılıç dahi fikrin emrindedir. Aksi halde zarar verir.
Bugün Türkiye çok büyük bir tehdit ile karşı karşıyadır. Şimdiye kadar müslümanların başına gelen zulümlerde hiçbir zaman Batı Türkiye'ye gel sen buna karış dememişti. Tam tersine kendisi işgal ettikten sonra, gel bize destek gücü ver demişti. Afganistan'da Bosna'da böyle oldu. Katliamlar olurken bizi sokmadılar, katliamlar oldu, bitti kendileri girdiler ve destek için çağırdılar."
Yazı ve akademi dünyasında büyük bir boşluk olduğunu söyleyen Karakoç, medyaya yüklendi:
"Fakat ne yazık ki bugün tam tersine kalemler hükümetlerin emrindedir. Batının da muhalefetin de emrinde olanlar vardır ama pozitif olanları kastediyorum, bunlar da hükümetin emrindedir. Hakk'ın doğrunun emrinde olan, bağımsız olarak İslam ülkelerinin tümünün menfaatinin, tümünün çıkarının ve geleceğinin emrinde olan kalem istiyorum ben. Bilgi istiyorum. Bu boşluk var. Bu boşluğu kim dolduruyor. Onu Batı medyası, Batı düşüncesi, Batı ajansları dolduruyor. Bu sebepledir ki öncelik İslam aydınlarının öne çıkması ve adeta bir örgütleniş içinde olup bir araya gelmeleridir. Ve zaman zaman İslam Âlemi'nin durumunu gözden geçirip verdikleri kararları da uygulamalılar. Hükümetler üstü, devletler üstü güçleri olması lazımdır. Bunun sağlanma yolu umumi bir hareketten geçer. Bugün her İslam ülkesinde bu tarz hareketler vardır ancak bu hareketler yerel kalmışlardır."
http://www.sabah.com.tr/Gundem/2012/04/11/sezai-karakoc-uyardi