"And I have found both freedom and safety in my madness, the freedom of loneliness and the safety from being understood, for those who understand us enslave something in us. But let me not be too proud of my safety. Even a Thief in a jail is safe from another thief. "

Khalil Gibran (How I Became a Madman)

Lübnan Marunîleri / Yasin Atlıoğlu

NEWS AND ARTICLES / HABERLER VE MAKALELER

Friday, April 13, 2012

Ya Suriye sıcak takip isterse? (Savaş Süzal- Yeni Çağ)

AKP iktidarı karman çorman, her türlü diplomatik nezaket kuralını bırakarak Türkiye için tehlikeli bir Suriye politikası izliyor. Bu öylesine büyük bir tehlike ki Türkiye’nin terörle mücadele konusundaki tüm haklılık tezlerini yok edecek bir şekil. Diyeceksiniz ki devletler yanlış politika izlemez mi. Tabii ki izler, ama bu politikalar kendi çıkarları içindir, başkalarının çıkarlarına hizmet erliği değil.

Gelelim işin özüne. Adını ne koyarsanız koyun, her devlet kendisine karşı ayaklanan bir güruhla mücadele eder. Hele ki kendisine karşı silahlı mücadeleye girişen bir grupsa!.. Edecektir de ve buna karşılık ayaklanan her grup, özgürlük, adalet ve demokrasi için savaştığını söyler.
Örnek; bizim PKK, belamız. Mesela bizim PKK’lı teröristleri Batılı birçok ülke, özgürlük savaşçısı olarak tanımlar. Haber ajansları, basın yayın organları, “freedom fighter” diye söz eder onlardan. Öldürülen binlerce masum insan yabancı ülkelerin umurunda bile değildir. Onlar sizi zayıflatarak kendilerine muhtaç edecek her çareye nane olur.

PKK’yı bugün terör örgütü listesine koyan ABD, hatırlarsanız bir zamanlar helikopterlerle onlara silah ve yiyecek atmıştı. Irak’tan bazı silahları da aldıkları söylenir. Hâlâ da onlara karşı sınır ötesi bir operasyonda türlü çeşitli ayak oyunları yapıyor. Aynı şekilde bugün Esad’a kafa tutan Avrupa ülkeleri de daha düne kadar PKK’lılara barınma ve sığınma hakkı vermiş, televizyonlarından terör örgütünün Türkiye aleyhine yayın yapmasını sağlamıştı.
Şimdi gelelim Suriye gelişmelerinin yaratacağı tehlikelere... Düşünün Suriye de bizim gibi sınırı geçip kendisine saldıran kendi teröristlerine karşı “hot pursue” (sıcak takip) yasal hakkını kullanmak istese ve Türk topraklarına girse, ne diyeceğiz, seninki terörist değil benimki terörist mi? Olmadı, aynen bizim Irak’tan talep ettiğimiz gibi Erdoğan’ın istediği tampon bölge Türk topraklarında kurulsun dese, ne yapacağız? Şu anda Irak’ta Kürt bölgesi PKK’ya ne yapıyorsa biz de Suriye hükümeti aleyhtarlarına aynısını yapmıyor muyuz?

Peki, hiç mi düşünmüyorsunuz üçte ikisi Sünni olan Suriye ordusu neden Şii Esad yönetimine karşı ayaklanmaz diye. Hâlâ içeride halkın büyük kısmı her türlü tahrike rağmen sakin. Durum, beklendiği gibi Şam’ı, Batılıların çökertemediğini ortaya koyuyor. Şablon tutmadı. Hiçbir Müslüman ülke bizim gibi teslim olmadı. Sudan’ı böldüler ama olmadı, birbirleriyle tepişmeye başladılar. Libya’da iç savaş var. Tunus’ta iç savaş var. Mısır deseniz ne olduğu bile belli değil. Dediğim gibi şablon tutmadı. Suriye’yi zorluyorlar ama Suriye hepsinden kötü olur zira mezhep kavgası var...

http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=22368